Ekonomist Köyatası’ndan doları durdurmanın formülü: Herkes bu sonuca hazır olsun
Yanlışsız Parti İktisattan Sorumlu Genel Lider Yardımcısı Meriç Köyatası, iktisadın gerçek gitmesi için yapılması gereken adımları anlatan bir yazı kaleme aldı. Kelam konusu yazı, Ipsos’un araştırmasıyla desteklenerek Türkiye’de işsizlik, sefalet ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin koronavirüsten daha fazla telaş kaynağı olduğu vurgulandı.
Ekonomik kalkınma siyasetinde birinci ayağın eğitim olduğu vurgulanırken, her alanda dışa bağımlılıktan kurtulup kendi teknolojisini, kendi endüstrisini geliştirip üretecek eğitim ıslahatı en değerli öncelikler ortasında yer aldığı kaydedildi.
Yanlışsız Parti’nin iktisadın düzlüğe çıkışı ismine kapsamlı bir Yol Haritası hazırladığı ve çok kısa bir müddet sonra kamuoyuna açıklanacağı da ayrıyeten belirtildi. Devlette kuvvetler ayrılığı unsuru tekrar kurmadan iktisatta refaha ulaşmanın sağlanamayacağı belirtilerek, bağımsız bir Merkez Bankası ve para siyasetinin uygulanması gerektiği kaleme alındı.
ESASLI BİR YARGI ISLAHATI
Esaslı bir eğitim ıslahatı yapmadan, esaslı bir yargı ıslahatı yapmadan, devlette kuvvetler ayrılığı unsurunu tekrar kurmadan, demokrasiyi güçlendirmeden, alınacak hiçbir önlem ekonomiyi düze çıkarmayı ve refaha ulaşmayı sağlayamaz.
Köyatası’nın kaleme aldığı yazıda iktisadın düzelmesi için yapılması gerekenler şöyle özetlendi:
‘DOĞRU’SU NE?
Memleketler arası araştırma şirketi Ipsos, 27 ülkede halkın nabzını tuttu. Türkiye hariç çabucak hemen tüm ülkelerde birinci sorun olarak Covid-19 salgın hastalığı görülürken, Türkiye’de işsizlik ve sefalet öylesine ağır hissediliyor ki, salgın hastalık üçüncü sıraya düşmüş. İşsizlik ve sefalet, gelir dağılımındaki adaletsizlik, Türk halkı için koronadan daha fazla kaygı kaynağı olmuş.
Birebir araştırmaya nazaran, Türkiye’de halkın yüzde 65’i işlerin YANLIŞ gittiğini düşünüyor? Pekala işlerin iyi gitmesi için GERÇEK ne?
Bu soruya bir ekonomist ve tıpkı vakitte Gerçek Parti İktisattan Sorumlu Genel Lider Yardımcısı şapkamla özet bir yanıt vermek isterim.
Gerçek Parti olarak kapsamlı bir Yol Haritası hazırladık. Çok kısa bir müddet sonra kamuoyuna açıklayacağız. Yol Haritamızın içinden iktisat ile ilgili birkaç satırı paylaşarak iktisatta işlerin Hakikat gitmesi için yapılması gerekenleri özetlemek isterim.
Esaslı bir eğitim ıslahatı yapmadan, esaslı bir yargı ıslahatı yapmadan, devlette kuvvetler ayrılığı unsurunu tekrar kurmadan, demokrasiyi güçlendirmeden, alınacak hiçbir önlem ekonomiyi düze çıkarmayı ve refaha ulaşmayı sağlayamaz.
EĞİTİM
En değerli ekonomik kaynağımız genç nüfusumuz ve insan gücüdür. Ezberden ve kindarlıktan uzak, analitik düşünmeyi öğreten esaslı bir eğitim ıslahatı bizim kalkınma siyasetlerimizin birinci ayağını oluşturuyor.
Çağımızın şartlarına nazaran tekrar düzenlenmiş Köy Enstitüleri, bu eğitim ıslahatının ayrılmaz bir parçası… Başta teknoloji olmak üzere her alanda dışa bağımlılıktan kurtulup kendi teknolojisini, kendi endüstrisini geliştirip üretecek eğitim ıslahatı en değerli önceliklerimizin başında geliyor.
PLANLAMA
Bugün Türkiye’de uygulanan iktisat modeli piyasa iktisadı modeli değildir. Bugün Türkiye’de devletin gücüyle nüfuz ticareti yapılarak haksız zenginleşmenin yaşandığı, halkın kaynaklarının yağmalandığı bir ekonomik model uygulanmaktadır.
İktidar bunu piyasa iktisadı diye yuttururken özel kesimin temsilcisi TÜSİAD idaresi ve TOBB idaresi üzere fikir fukarası kurumlar bu sistemin piyasa iktisadı olmadığı, nüfuz ticareti vasıtası ile soygun iktisadı sistemi olduğunu söylemekten uzak, iktidarın bakanlarını alkışlamakla meşguller. Biz bunları bir kenara not ediyoruz, sizler de edin lütfen.
Uygulayacağımız ekonomik model, devletin, özel bölümün ve tarımda kooperatiflerin birlikte yer aldığı karma ekonomik model.
Devlet Planlama Teşkilatını tekrar kuracağız. Tarımdan endüstriye, yerelden genele kalkınmacı bir planlama anlayışı ile piyasa dinamiklerini birleştiren bir sistem oluşturuyoruz.
Teşvikleri, genç işgücünün yaratıcı inovasyon yetenekleri ve nüfuz ticaretinden medet ummayan özel kesim dinamizmi ile buluşturacağız.
Gençlerin inovasyon projelerine devletin melek yatırımcı olarak katılmasını sağlamak temel tercihimiz olacak.
Ekonomik kalkınmanın temel dinamiği, yerelden genele olacak. Çok ayrıntılı tarım ve tarıma dayalı kalkınma modeli hazırladık. Onu da, yazıyı uzatmamak ismine daha sonra paylaşırım.
YÜKSEK KATMA BEDEL ZİNCİRİ
AKP iktidarı, kurulduğu günden bugüne kadar uyguladığı ekonomik siyasetlerle Türkiye’nin tarımdan endüstriye tüm rekabet gücünü çökertti. Bunda şimdilerde ekonomiyi kurtarırım havasıyla ortada dolaşan Ali Babacan’ın da çok büyük sorumluluğu var.
İktidar, Türkiye’yi uyuşturucu bağımlısı üzere tarımdan sanayi eserlerine kadar ithalata ve dış borca bağımlı hale getirdi. İktisatta büyümeye geçtiğimiz vakit, ihracatı artırmaya kalktığımız vakit, ithalat daha fazla artıyor. İktisatta büyüyormuş üzere göründükçe dar bir kesim zenginleşiyor fakat Türk iktisadı daha çok ithalat yapıp daha çok borçlanıyor, Türk halkı yoksullaşıyor.
Bu çarpık sistemi değiştirmek için gerçekçi bir kur siyaseti, bağımsız bir Merkez Bankası ve para siyaseti uygulamak gerekiyor. Enflasyonu denetim altına almak, devlette yolsuzlukları, şatafatı, bütçe açıklarını, borçlanma muhtaçlığını ortadan kaldırmak gerekiyor.
Bunları yaparken uygulanacak planlı teşvik siyasetleri ile dış dünyanın artık çöp diye nitelediği, çok düşük katma paha sağlayan verimsiz endüstrilerden kademeli olarak, kendi teknolojisini üreten orta ve yüksek katma pahalı endüstrileri geliştirmek, öncelikli maksadımız.
TÜRKİYE’NİN REKABET GÜCÜ: AÇLIK VE DEVLET ŞİDDETİ
Bugün maalesef Türk iktisadının rekabet gücü, açlık sonun altındaki fiyat düzeyidir. Hakkını arayan emekçi ve çiftçiye uygulanan polis ve jandarma şiddeti ile Türk iktisadının rekabet gücü sağlanmaya çalışılmaktadır. Ve ne yazık ki, TÜSİAD ve TOBB üzere kuruluşlar bundan hiçbir formda utanmamaktadır.
Türkiye’nin iktisattaki rekabet gücünü, eğitim ıslahatı ile planlı kalkınma anlayışıyla, kendi teknolojisi geliştiren, üretimden hakkı olan hissesi alan iş gücü ile ve nüfuz ticaretinden medet ummak yerine piyasa dinamikleriyle çalışan özel bölümle sağlayacağız.
Ve elbette iktisadın temel tercihinde, sayılar yerine insanı ön plana çıkaran toplumsal devlet, maliye ve adil vergi siyasetleri en büyük yükü taşıyacak. Şunu tez edebilirim. HAKİKAT Parti olarak hazırladığımız Yol Haritasındaki Toplumsal Devlet siyasetimiz, yalnızca Türkiye için değil, dünya için de örnek bir model oldu. En kısa vakitte bu siyasetleri da sizlerle paylaşacağım.
KARMA İKTİSAT MODELİ VE ATATÜRK
Devlet müdahalesi ve karma iktisat modelleri 1929 büyük ekonomik krizi ile Keynes tarafından gündeme getirilmiş, 1929’dan ve bilhassa ikinci dünya savaşından sonra tüm piyasa ekonomilerinde muvaffakiyet ile uygulanmıştı. 1980’den sonra devreye giren neo liberal siyasetler devlet müdahalesini ret etti, fakat neoliberal sistemin 2008’de yaşadığı finans krizi sonrası tekrar devreye girdi. Güya devlet müdahalesine karşı çıkan Neo liberaller devlet müdahalesi ve yardımları art kapıdan içeri davet ettiler.
Korona salgını ve teknolojideki gelişmelerle birlikte ne liberalizm, kayalara çarptı ve ömrünü tamamladı. Yerine ya veriyi denetim eden şirket ya da devlet dijital diktatörlükleri ya da devlet müdahalesinin ve devletçiliğin yer aldığı toplumsal devleti ön plana çıkaran karma ekonomik modeller tartışılıyor.
Temelinde devletçiliğin önerildiği karma ekonomik modeli 1929’da Keynes’ten çok daha evvel, birinci sefer Kurtuluş Savaşından yalnızca 5 ay sonra 1923’te İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresinde 17 Şubat günü genç İktisat Vekili Mahmut Esat Bozkurt söz etmiş, kongreye katılanlar ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu modeli benimsemişti. Bu vesile ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasına ve Mahmut Esat Bozkurt’a bir kere daha hürmetimizi sunalım.
Cumhuriyet
