2007-2009 yılları ortasında Türkiye’nin Doha Büyükelçiliği misyonu yapmış olan emekli büyükelçi Mithat Rende Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede Türkiye-Katar bağlarının son periyotta girift bir hale geldiğine dikkat çekerek “Doha’da büyükelçilik yaptığım devirde Türk-Katar ticari ve ekonomik bağlantılarının geliştirilmesi için çeşitli adımlar atıldı ve ekonomik bağlantılarda gelişme sağlandı. Ben ayrıldıktan sonra işin siyasi boyutu daha ön plana çıktı, Arap Baharı’nda iki ülke de İhvan hareketini desteledi, 2017’de Katar’a yönelik Suudi Arabistan’ın başını çektiği ambargo karşısında Türkiye’nin takındığı tavır, Türkiye-Katar Askeri İşbirliği Anlaşması’nın 24 saat içinde TBMM’den geçirilmesi, tüm bunlar münasebetlere ekonomik ve ticari boyutun yanında siyasi bir boyut kazandırdı” dedi.
Katar’ın 2017’de Suudi Arabistan’ın başını çektiği Arap ülkelerinin ablukasıyla müsabakasının, Katar’ın Türkiye’deki yatırımlarını arttırmasında tesirli olduğuna dikkat çeken Rende, “Katar, doğalgaz ihracatı münasebetiyle büyük oranda bütçe fazlası veren bir ülke, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da büyük yatırımları var. Ancak Katar’ın en büyük yatırım alanlarından biri Dubai, oburu de Beyrut’tu. Katar’ın bozulan bağları ve Lübnan’ın iç siyasi durumu nedeniyle daha evvel Dubai ve Beyrut’a kanalize edilen Katar fonları İstanbul’a yönlendirildi. Son imzalanan mutabakatların kesinlikle bir hazırlık süreci vardır, lakin Türkiye’nin iktisadının karşı karşıya olduğu son durum da tesirli olmuştur. Katar, şu anda Türk Lirası’nın paha kaybı nedeniyle kendileri açısından Türkiye’ye yatırım yapmalarının avantajlı olduğunu düşünüyor. Katar’ın bu şartlarda bu türlü yatırım yapması şaşırtan değil” diye konuştu.
‘ŞEFFAFLIK BOYUTU TARTIŞILIYOR’
Katar’la yapılan muahedenin tartışılan boyutlarıyla ilgili de konuşan Rende, “Tabii bizim bilemeyeceğimiz kendilerine tanınan ayrıcalıklardan da kelam ediliyor. Burada daha çok işin şeffaflık boyutu tartışılıyor. Şeffaflık aranıyor, toplum bunların hangi şartlarda verildiği bilmek istiyor” tabirlerini kullandı.
Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin niteliğinin kıymetli olduğuna dikkat çeken Rende, “Türkiye’nin yabancı sermayeye muhtaçlığı var; bütün sıkıntı yabancı sermayenin hangi şartlarda geleceği. Türkiye’nin üretime ve istihdama yönelik yatırıma gereksinimi var. Sıcak para girer, ama hiç ummadığınız anda bir gecede çıkar. Asıl problem, yatırımın ‘greenfield’ dediğimiz istihdama yönelik alanlara kanalize edilmesinde” diye konuştu.
Cumhuriyet
