Habertürk yazarı 2009’daki sözleri hatırlattı: “Kılıçdaroğlu başörtülüleri vitrin mankeni olarak mı kullanıyor?” sualinin net cevabı bu yazıda!
Habertürk müellifi Sevilay Yılman, bugünkü yazısında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “vitrin mankeni” kelamları ile CHP’de siyaset yapan türbanlı bayanları maksat almasının akabinde CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “başörtüsü” konusuna yaklaşımını ele aldı.
2009’da Kılıçdaroğlu’nun türbana yönelik açıklamalarını hatırlatan Yılman, ‘CHP’deki başörtülü bayanların vitrin modeli hedefiyle konumlandırıldıkları iddiaları’na ait, “Bu sav hakikaten Kemal Bey’e büyük haksızlık” dedi.
Sevilay Yılman’ın, “ ‘Kılıçdaroğlu başörtülüleri vitrin modeli olarak mı kullanıyor?’ sualinin net yanıtı bu yazıda! başlıklı yazısı şöyle:
Kemal Kılıçdaroğlu’na, CHP’deki başörtülü siyasetçileri “vitrin mankeni” olarak kullandığı savlarıyla yüklenmek çok önemli bir haksızlık!
Kemal Bey’in siz deyin “türban” ben diyeyim “başörtüsü” konusunda asla lakin asla bir rezervi yoktur!
Ben bunun bizatihi şahidiyim.
Hem de bugün değil.
Yıllar evvelinden.
2009 lokal seçiminden sonraydı…
Bilindiği üzere Kemal Kılıçdaroğlu o seçimde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmuş ve sergilediği performansla da oy versin vermesin İstanbullular nezdinde kabul görmüş ve parlayan yıldız olarak takibe alınmıştı.
İşte o takiplerden biriydi.
Seçimden yaklaşık 1 yıl sonra bir küme gazeteci, ortalarında başörtülülerin de olduğu muhafazakar topluluktan bir küme üniversite öğrencisi ve Kemal Kılıçdaroğlu ile Fatih’teki “At Pazarı”nda buluşmuştuk.
Sohbetin tamamı neredeyse başörtüsü ve CHP’nin muhafazakar kısımlarla olan münasebeti üzerineydi.
Çok sıkıştırmıştı gençler.
Bilhassa de başörtüsü ile ilgili ne düşündüğü konusunda inanılmaz bir pres yapılmıştı.
Yazıldığında, yayınlandığında partisinde hükümran olan statükocu Ulusalcı, Kemalistlerin reaksiyon göstereceğini bile bile; “Ben şekilciliğe karşı bir beşerim. Münasebetiyle başörtüsü benim için bir sorun değildir!” dedikten sonra da motamot şu sözlerle bakış açısını aktarmıştı Kemal Bey…
“Bence başörtüsü anayasal bir sorun değildir. Zira başörtüsü temel insan hakları çerçevesinde ele alınmalıdır. Sorun Anayasa Mahkemesi’ne taşınmamalıydı. Bu, kamuoyunun kendi ortasında halledeceği bir problemin ötesine geçmemeliydi. İnsanların inanç özgürlüğü yalnızca kendini bağlar. Giyim kuşam usulleri da o denli. Lakin ne yazık ki bahis AKP Hükümeti’nce siyasi sıkıntı haline getirildiği için biz de bu mevzuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürmek zorunda kaldık. Halbuki sorunu çözecek yetkili merci ne Anayasa Mahkemesi, ne de TBMM’dir. Sorunu çözecek tek bir merci vardır. O da halkın kendisidir!”
2010 yılında üstelik de iktidara yakın Sabah gazetesinde yazdığım o yazı arşivde duruyor.
Dileyen gidip tamamını okuyabilir.
Hülasa…
Katiyen katılmıyorum CHP’deki başörtülü bayanların vitrin modeli maksadıyla konumlandırıldıkları savlarına filan.
Bu tez hakikaten Kemal Bey’e büyük haksızlık.
Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nun Anadolu beşerinin gözünde her daim “din düşmanı” olarak görülen CHP’nin başörtülü yahut değil muhafazakar kısımlarla buluşması tarafında yıllar evvelinde lisana getirdiği net bir görüşü ve niyeti vardı zati.
İspatı da 2010 yılında yazdıklarımla ortadadır.
Ve son olarak da şunu ekleyeyim…
Sayın Kılıçdaroğlu bu fikrini pratiğe dökmek için de genel lider olduktan sonra oldukça uğraş sarf etti.
Çok zorlandı natürel.
Çok bocaladı.
Zira Türkiye Cumhuriyeti ile çabucak hemen tıpkı yaşa sahip olan CHP’de esaslı ve radikal değişimlere imza atmak kolay değildi.
Ancak sonunda başardı.
Bugün CHP’de artık muhafazakarlar, başörtülü bayanlar da siyaset yapmak için konum alabiliyorsa…
Emin olun bu Kılıçdaroğlu’nun yıllar evvelinde tabir ettiği üzere özgürlükçü, demokrat ve insani perdeden baktığı o siyasetlerinin bir sonucudur.
Cumhuriyet
