ABD’nin yaptırımlarını eleştiren Bahçeli, HDP’ye yönelik tepkilerini sürdürdü

MHP önderi Bahçeli, açıklamalarını tekrar resmi toplumsal medya hesabı üzerinden gerçekleştirdi. ABD’nin yaptırımlarına sert sözlerle reaksiyon gösteren Bahçeli, yaptırım kararını, “ “Yaptırımlar Yoluyla Amerika’nın Hasımlarıyla Uğraş Yasası” formunda niteledi.

Bahçeli’nin yaptırımlara ait açıklamaları şöyle:

“Dostluk demek, dostuna berbatlığın dokunmamasından fazla, bu potansiyeli irade ve alaka ağlarında taşımamak demektir. Dostluğun muarızı düşmanlık olarak da okunmamalıdır. Şunu kabul etmek lazımdır ki, devletler ortasında kalıcı dostluklar değil, kavrayıcı çıkarlar hâkimdir.

Dostluk ve müttefiklik; tek merkezli ilerleyen, tek taraflı işleyen, tek taraflı fonksiyonellik gösteren bir sistem halinde görülmemelidir. Eşitlik ve hakkaniyet temelinde bir diyalog ve diplomasi yoksa taraflardan birisi hakim başkası de mahkum olacaktır.

Dostluğun ve düşmanlığın saat başı değiştiği, biçim ve içeriğinde vakte ve kaidelere nazaran dönüşümlerin yaşandığı bir dünya nizamında haksızlık kurumsallaşmış, istikrar ve istikrar kaybolmuştur. İnsanlığın en temel sorunu sistemik çarpıklık, hukukî gelgitler, ahlaki iflastır.

Türkiye-ABD münasebetleri, bidayetinden beri hem sancılı bir seyir izlemiş hem de güvensizlik ekseninde beden bulmuştur. Bir tarafın daima dayatıp ödünler istediği; öbür tarafın bunu göğüslemek için uğraş ettiği bir münasebet ağına müttefiklik demek ne kadar mümkündür?

Trump idaresi giderayak “Yaptırımlar Yoluyla Amerika’nın Hasımlarıyla Gayret Yasası” kapsamında, Türkiye’ye kabulü imkansız yaptırımlar açıklamıştır. ABD’nin dostluk anlayışı hasımlığa dümen kırmıştır. Bu durum skandal olmakla birlikte saygısızlık ve nezaketsizliktir.

14 Aralık 2020 tarihinde açıklanan yaptırımların mazereti S-400 hava savunma sistemleri olarak gösterilmiştir. Savunma Sanayi Başkanlığı ile Kurum Lideri, Roketsan İdare Konseyi Lideri, Hava Savunma ve Uzay Daire Başkanlığı’ndan iki kardeşimize yaptırım uygulanacakmış.

Bu yaptırımlar utancın ve uyuşmuş aklın tezahürüdür. MHP, yaptırım kararlarını reddetmekle birlikte kınamaktadır. Bugüne kadar bir NATO müttefikine yaptırım uygulanmamıştı. 1975’ten beri ABD bu türlü bir yanlışın faili olmamıştı.

Hakikaten ABD’nin Türkiye’ye şaşı bakışı, soğuk yaklaşımı böylece tevsik edilmiştir.

Türkiye’nin ulusal savunma endüstrisindeki kazanımları dost görünümlü muhasım odakların uykularını kaçırmaktadır. İnşallah bundan sonra da asla uyuyamayacaklar, bunları uyku tutmayacaktır.

Hiçbir ambargo, hiçbir yaptırım, hiçbir baskı ve tehdit bizi yolumuzdan döndüremez. Bu vesileyle bir çalışıyorsak on çalışacağız, bir yapıyorsak yüz yapmayı deneyeceğiz. Hiç kimseye eyvallah demeyeceğiz, muhannete muhtaç düşmeyeceğiz.

Yaptırım kararlarıyla birlikte emperyalizmin kuklaları tarafından ulusal silah endüstrimize sürülmek istenen kara lekenin gerçek manası da sanıyorum ortaya çıkmıştır. Tank-Palet Fabrikası’yla ilgili siyasi istismar kampanyası yürütenler zalimlerin içimize sızmış maşalarıdır.

Türkiye kimden silah alıp almayacağını ona buna soracak değildir. ABD müsaade ve onay makamı hiç değildir. Aksi tertip, teklif ve telkinler küstahlığın dik alasıdır.

S-400’ü niçin aldınız diye parmak sallayanların, geçmişte talep edilen silahları ve füze savunma sistemlerini satmamak için hangi sanal münasebetlere müracaat ettikleri hepimizin ve herkesin malumudur. Türk milletine parmak sallanmaz, sallayan bunun sonuçlarından kurtulamaz.

Türkiye Cumhuriyeti bağımsız ve hükümran bir devlettir. Kendi mukadderatına kendisi taraf verir, istikamet çizer. Türkiye’yi cephe ülke, mevzi ülke, siper ülke görenler şaşkınlık içinde bocalayan şuursuzlardır. Boynumuza tasma geçmez, ayaklarımıza pranga vurulmaz, irademiz rehin edilemez.”

HDP’YE REAKSİYON

HDP’nin 4 partinin imzaladığı ortak bildiride isminin geçmemesine değinen Bahçeli, “Adalet bu demokrasi ayıbının, bu insanlık faciasının neresindedir?” formunda konuştu.

Bahçeli’nin HDP’yi amaç alan sözleri şöyle:

“TBMM’de kümesi bulunan dört siyasi parti ortak bir metine imza atarak yaptırımlar konusundaki yüksek tepkiyi dünyaya ilan etmişlerdir. Ne var ki, bu metinde bölücü HDP’nin yine imzası yoktur. Tersine bu terörist ikmal yuvası Türkiye’ye saldırmış, ABD’nin yanında saf tutmuştur.

Hangi ulusal problemde HDP Türkiye’nin yanında durmuştur? Ne vakit öteki partilerle birlikte müşterek refleks göstermiştir? Düşmanın içimizdeki uzantısı ve kule gözcüsü olan bu kelamda parti hangi yaraya merhem olmuştur?

Türkiye’nin kuyusunu kazan, millete ihanet eden, teröre yardım ve yataklığı aleni olan bu kokuşmuş oluşumun neresinde ulusal irade vardır?

HDP, milletin vergileriyle aldığı hazine yardımlarının üzerine yatarak millete ihanet etmektedir. Üstelik aldığı paralar ihanet, mermi, şehadet olarak maalesef fatura edilmektedir. Haksızlık zulüm değil mi? Milletten geçinip millete silah çekmek alçaklık sayılmayacak mı?

Adalet bu demokrasi ayıbının, bu insanlık faciasının neresindedir?”

HDP’NİN KAPATILMASI TARAFINDAKİ KELAMLARINI SÜRDÜRDÜ

HDP’nin kapatılması tarafındaki kelamlarını sürdüren Bahçeli, şu sözlerle açıklamalarını sürdürdü:

“HDP’nin kapatılmasına karşı çıkan CHP’li sözcüler, demokrasi istismarcısı İP’in Lideri ve AK Parti’nin içindeki birtakım yöneticiler yanıt versinler; Türk devletinin ihaneti beslemesi, mermi, bomba, mayın, keleş masraflarını karşılaması olacak ve makul görülecek şey midir?

Ey Faik Öztrak ve onun üzere zırvalayan lekeli güruh; biber, patlıcan, domates fiyatlarıyla ilgilendiğiniz kadar bu melanet tabloya yarım aklınızla baş yormayı hiç denediniz mi? Minimum fiyatlı kardeşlerimizi dilinize doladığınız kadar bu sıkıntıyı hiç gündeminize aldınız mı?

Esnaf gezip uydurma ıstırap bildirileri veren İP’in Lideri, teröristlerin finanse edilmesine yüzsüzce sessiz kalman onayladığın manasına gelmiyor mu? Diyorlar ki, “Parti kapatmanın Türkiye’de olumlu bir sonucu görülmedi.” Problem parti kapatmanın ötesinde ihaneti cezalandırmaktır.

HDP açılmamak üzere kapatılmalıdır. Etnik bölücülüğü ve terörü referans alan hiçbir parti kuruluşuna da müsaade edilmemelidir. Gerekirse Anayasa’da düzenleme yapalım, gerekirse Siyasi Partiler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda ıslahat yapalım, bu kanayan yarayı durduralım.

Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin geleceğini garantiye alacak her adıma, her karara, her teşebbüse, her çetin imtihana sonuna kadar vardır ve hazırdır. Gelin bu ateşi söndürelim, gelin bu devrana son verelim. Gelin bu hesabı soralım.”

Cumhuriyet