81 vilayette teşkilatlanma çalışmasında son evreye gelen Adalet Partisi bugün İstanbul Vilayet Kongresini tamamladı. Vilayet başkanlığına işadamı Ercan Canpolat seçildi. İki aylık bir müddet içinde ülke genelinde kongrelerini tamamlayacak olan Adalet Partisi, Haziran ayının birinci haftasında seçime girme yeterliğini almış olacak.
DYP hükümeti periyodunda Sıhhat Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve Müsteşar vekaleti misyonlarını yürüten İstanbul Üniversitesi İsimli Tıp Öğretim Üyesi, Biyoterör ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Vecdet Öz tarafından Adalet Partisi tekrar faaliyete geçirildi.
Adalet Partisi İstanbul Vilayet Teşkilatı 1’inci Olağan Kongresi’ni Eyüp Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlendi. Kongrede konuşan Adalet Partisi Genel Lideri Vecdet Öz, “Olası bir seçimde birlikte hareket edeceğimiz ittifak ‘Millet ittifakı’ olacaktır” dedi.
Öz, şöyle konuştu:
“Geçmişten gelen deneyimi ve profesyonel takımıyla ülkemizin şu an en çok gereksinim duyduğu barış, huzur, istikrar ve inanç hissini tekrar tesis edecek projelerimizi ve deneyimli takımımızı önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacağız. Adalet Partisi siyasetleri geçmişte olduğu üzere bugün de Cumhuriyetin, güçlü bir hukuk sisteminin, demokrasi ve niyet özgürlüğünün, planlı kalkınma ve istikrarın, milletlerarası bağlantı ve uzlaşmacı diplomasinin yegane teminatıdır. Adalet Partisi sayesinde ülkemiz kısa müddette fabrika ayarlarına geri dönecek ve özlenen ömür standartlarına erişecektir.”
“TÜRK DEĞİLLER Kİ VARLIKLARI TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN”
“Andımız” ile ilgili de konuşan Öz, “Andımıza karşı çıkanlara sakın kızmayın” diyerek şu tabirleri kullandı:
“Onlar kendilerine nazaran haklılar zira Türküm deseler değiller; palavra olur. Doğruyum deseler değiller; her türlü hile, aldatma ve gayrimeşru onlarda palavra olur. Çalışkanım deseler değiller; ekmek elden su gölden sırtımızdan geçinip gidiyorlar palavra olur. Küçüklerimi korumak deseler; küçükler onlara ilişkin değil, kız erkek ayırmadan tecavüz ettiler, istikballerini yok ettiler palavra olur. Büyüklerimi saymak deseler; büyükler onlara ilişkin değil, tüm devlet dairelerinden ismini, fotoğrafını kazıdılar palavra olur. Yurdumu seviyorum deseler; yıllardır satılmadık yer, teslim edilmedik ada, yakılmadık orman, kesilmedik ağaç, tahrip edilmedik tesis kalmadı riya olur. Milletimi seviyorum deseler; mülteci akınıyla demografik yapıyı tahrip ettiler, kendilerini daima öteki bir millete mensup gördüler, bu yüzden üstün hizmet madalyası bile aldılar palavra olur. Ülküm deseler; kendi mefkureleri değil, ileri gitmek ve yükselmek işlerine gelmez palavra olur. Atatürk onların atası değil ki açtığı yolda, gösterdiği maksada yürüsünler, palavra olur. Türk değiller ki varlıkları Türk varlığına armağan olsun, bu varlığa mensup olmaktan da keyifli olsunlar. Gördüğünüz üzere kabahat onlarda değil; onlar üstlerine düşeni ziyadesiyle yapıyor. Asıl kabahat ülkesine yapılan onca berbatlığa, soyuna yapılan onca hakarete, yaşadığı tüm onursuzluğa karşın hala Türk geçinip ısrarla onlara dayanak verenlerdedir.”
Cumhuriyet
