Habertürk müellifi Fatih Altaylı, ‘En zayıf rejim olarak demokrasi’ başlığıyla yayımlanan yazısında ABD’de Trump destekçilerinin Kongre binasına baskın düzenlediği olayları kıymetlendirdi.
Yaşananlar için “Beklenmeyen bir şey değildi” diyen Altaylı, bu olasılığa hem köşe yazılarında hem de ABD seçimleri gecesi televizyonda yaptığı programda değindiğini, lakin Trump’ın son noktada bu türlü bir şeye kalkışmayacağını düşündüğünü söyledi.
“Çünkü Trump, hayatını siyasete adamış, bir ideolojiye bağlı biri olmadığı üzere, epey varlıklı, bu zenginliğin getirdiği nimetlerden faydalanmayı seven oportünist ve makyavelist bir Amerikalıydı” diyen Altaylı, şöyle devam etti:
“‘HAVLAR HAVLAR FAKAT ISIRMAYACAKTIR’ DİYE UMUYORDUM”
Evet bir zorba tarafı vardı lakin ömrünün geri kalan kısmını mahpusta geçirmesine neden olma mümkünlüğü yüksek böylesi bir darbe teşebbüsünü yapacak kadar ileri gidecek bir ‘siyasi kişilik’ olarak görünmüyordu.
O yüzden de ‘Havlar havlar ancak ısırmayacaktır’ diye umuyordum.
Fakat taraftarlarının ‘bilinçsizlik’ seviyesini varsayım edememiş olmalı ki, dün ABD ‘şimdilik’ de olsa ‘Direkten döndü.’
Trump, dün kendi başlattığı hareketin öncelikle siyasi etrafını süratle boşalttığını ve kendisini de belgisiz bir sona sürüklediğini görünce çark etti.
Lakin tekrar de büyük bir olasılıkla yargılanacak, muhtemelen de mahpusa girecektir.
4 kişinin vefatından sorumlu tutulması büyük bir olasılıktır.
Gecenin ve bir bütün olarak Trump’ın dünyaya gösterdiği şey ‘demokrasilerin’ zorba başkanlar ve demokrasiyi içselleştirmemiş güruhlar karşısında aslında ne kadar ‘zayıf’ ne kadar ‘kırılgan’ ve ne derece ‘korumasız’ rejimler olduğu oldu.
‘ABD AÇISINDAN DA TEHLİKE ŞİMDİ GEÇMİŞ DEĞİLDİR’
Trump gibisi zorbalar, demokrasilerde ya da demokrasiyi andıran rejimlerde başa geçtikleri anda, o rejimi kuranların ya da sürdürenlerin asla varsayım edemeyecekleri rejimi asla hayal dahi edilemeyecek noktalara sürükleyebiliyorlar.
Bu türlü başkanlarla siyasi partiler de içlerindeki makul çoğunluğun değil, azgın azınlığın denetim ettiği yapılar haline süratle dönüşebiliyorlar.
Tüm demokrasileri yakın gelecekte bekleyen tehlike budur.
Avrupa’da da yükselen ırkçılık ve hükümran olan cehalet ve kalitesizlik sonunda misal tablolar görme ihtimalimiz uzak değildir.
ABD açısından da tehlike şimdi geçmiş değildir.”
‘AA’DAN HINZIR İNTİKAM’
Altaylı, yazısının devamında Anadolu Ajansı’nın olaylara ait geçtiği habere değinerek, şunları yazdı:
Gecenin en sevinçli, Türkiye açısından en keyifli anı, Anadolu Ajansı’nın İngilizce olarak geçtiği ‘Türkiye bu politik krizi aşmak için tarafları itidale ve sağduyuya davet ediyor’ halindeki açıklamaydı.
Biz güldük, Amerikalılar bozuldular.
‘Halimize bak Türkiye’den demokrasi ve kriz tavsiyesi alacak hale düştük’ dediler.
Alışılmış Amerikalıların bilmedikleri bu bildirinin aslıda bir ‘intikam’ bildirisi olduğuydu.
15 Temmuz darbe teşebbüsü gecesi ABD’nin 3 saate yakın bir müddet yanlışsız düzgün bir açıklama yapmamasının ve en sonunda yapmak zorunda kaldığı açıklamada da darbe zıddı olduğunu belirten tek bir kelam etmemesinin intikamıydı.”
Cumhuriyet
