– Müziğe orta verdiniz ve artık yeni bir müzik ile geri döndünüz, neden bu kadar orta ve bugün geri dönüş?
Aslında 2014 yılında Aşk İz Bırakır isimli bir albüm yapmıştım. Kendime ilişkin kelam ve müziklerle albümün üretim basamağında bulunmak epeyce motive etmişti beni o periyot. Ancak müzik kesiminde yaşanan kriz, albüm çalışmalarına yatırım yapılmaması, kendime uygun müzikler bulamamam üzere etkenler bu orta verdiğim süreyi uzattı. Tanınan müziğin bir parçasıyım lakin kimseyle bir yarışım yok. Az sayıda albüme sahip olmamın bir nedeni de bu. Moda olan soundların peşinde olmadım hiçbir vakit. Sesime yakışan ve duygusu olan müzikler söylemeyi seviyorum. Müzik söylemek ruhuma iyi geliyor. Müzik farkındalığımı geliştiriyor. Severek okuduğum ya da klasik yahut farklı cinslerde bir yapıtı dinlerken derinlerde bir dünya açılıyor. Bir çeşit terapi sanırım. Kızım dışında hiçbir şeyi hayatımın merkezine koymuyorum.. Kızımın gelişimini keyifle takip ettim. O büyürken ben de büyüdüm. Annelik, bir bayana o kadar çok şey katıyor ki. Kendimi çok şanslı hissediyorum..
– Yeni müziğin kıssasını bizimle paylaşır mısınız?
Kelamı ve müziği Ümit Sayın’a ilişkin “Unutup gitti” isimli yeni bir müzikle müzik dinleyicisine merhaba dedim. Müzikle beni buluşturan dostum, değerli ablam, yorumcu kimliğinin dışında duruşu ve insani kıymetleriyle beni etkileyen, elini üzerimden hiç çekmeyen Nilüfer oldu. Bir proje için bir ortaya geldiklerinde sevgili Ümit gitarıyla çalmış. Nilüfer çok etkilenmiş. Sesime ve biçimime çok yakışacağını düşünerek bana dinletti. Her vakit minnettarım. Müzik beni çok etkiliyor. Müziğin bildiri vermek üzere bir misyonu olmadığını düşünenlerdenim lakin bu müziğin artısı iletisi da var. Ümit Sayın kelam müellifi, bestekar ve yorumcu kimliğiyle çok kıymet verdiğim müzisyen dostumdur. Müspet ve sevinçli bir insandır. Bana her vakit moral veren, üretken yapısıyla her vakit hayatımda var olmasını isterim. Düzenlemesini müzisyen dostum Gürsel Çelik yaptı.
– Klip çekimlerini Ortaoyuncular Tiyatrosu’nda yaptınız. Bu fikir nasıl oluştu?
Klip direktörüm sevgili arkadaşım İmre Haydaroğlu’nun teklifiyle, tiyatronun duayeni değerli büyüğüm Ferhan Şensoy’un uzun yıllardır emek verdiği Ortaoyuncular Tiyatrosu’nda çekim yaptık. Orada daha evvel pek çok oyun izledim fakat bu tecrübe değişikti. Bu kere kulisinde ve tiyatroya gönül vermiş birçok özel oyuncunun fotoğraflarıyla bezenmiş koridorlarında geçmişe bir seyahat yaptım adeta. O hoş insanları rahmetle anıyorum. Tiyatrosunun kapısını bizlere açan sevgili Ferhan Şensoy’a tekrar tekrar teşekkür ederim. Ayrıyeten bu çalışmada emek veren bütün müzisyen dostlarıma da teşekkür ederim.
‘SÖZ YAZMAYA, BESTE YAPMAYA DEVAM EDİYORUM’
– Yeni müzikler gelecek mi?
Hepimiz için sıkıntı bir periyot. Müziklerimizi dinleyicilere ulaştırmak için dijital mecraları kullanma periyodu. Şu anda akustik bir performans çekimi yapıyoruz. Kısa mühlet sonra toplumsal mecralarda yayına girecek. Bunun dışında, kendi usulümde müziklere ulaştıkça üretmeye devam edeceğim. Yanlışsız vakitte yanlışsız iş yapma peşindeyim. Kelam yazmaya, beste yapmaya devam ediyorum. Tüketim çağındayız ne yazık ki. Yararlı yanlarını önemsediğim lakin insani hisleri ve sevgiyi yok eden teknolojinin müziği de değersizleştirdiğini düşünüyorum. Toplumsal mecralarda müzik ismi altında bol ölçüde çöp üretiliyor. Dünyanın gereğince atığı var. İnsanoğlu dünyadaki var olma sebebini, bedellerine sahip çıkarak, hoş şeyler üretmeli. Bu manada yeni bir albüm hatta kurallar müsaade verirse, senfonik bir albüm için çalışmaya başladım.. 1994 yılından bugüne kadar seslendirdiğim müziklerin senfonik kaydını yapmak istiyorum. Yaşadığımız bu güç vakitlerin çabuk geçmesi ve eskisi üzere canlı konserlerde sevenlerimle birlikte olmak dileğiyle…
Cumhuriyet
