Türkiye Cumhuriyeti Atina Büyükelçisi Burak Özügergin, Galatasaray’ın Olympiakos maçı için gittiği Yunanistan’a “PCR testlerinin eksikliği” gerekçesiyle alınmamasına ait açıklamalarda bulundu.
Gece saatlerinde TRT Spor yayınına bağlanan Özügergin, Yunan görevlilerin tutumuna reaksiyon gösterdi:
“Değer miydi şu yaşadıklarımıza? Akşam saatlerinde, bu türlü bir durumla karşılaşacağım aklıma gelmezdi. Ne Galatasaray’ın birinci yurt dışı hazırlık maçı, ne de Olympiakos’un ağırladığı birinci yabancı kafile, ne de koronavirüs yeni çıktı. Önlemler de çok iyi biliniyor. Önlem varsa herkese eşit ve şeffaf halde uygulanır.
Kafile geliyor, diyorlar ki ‘Efendim, bizim metodumuz bu türlü, rastgele test yapacağız’. Fatih Hoca ‘İyi’ diyor, ona da test yapılıyor, itiraz etmiyor. Hocadan evvel ve sonra birkaç oyuncu ve teknik eleman elini kolunu sallayarak geçiyor. Ondan bir mühlet sonra diyorlar ki, ‘Biz bu testi herkese yapalım’. Olmaz. Neye nazaran? Arkadaşları otobüsten indirmeye kalkışıyorlar. Sorun orada aslında.”
“BÖYLE ŞEY OLUR MU?”
Özügergin, kelamlarına şöyle devam etti:
“Önceden haber verilse, kadro buna nazaran karar verir, gelir yahut gelmezdi. Lakin tam da geldikten sonra, futbol tabiriyle maç devam ederken kale direğini yerinden oynatıyor. Bu türlü şey olur mu? Fatih Hoca’nın itirazı, dikkatinizi çekerim, test yapılmasına değil. Rastgele olması gereken testin herkese tatbik edileceğinin argüman edilmesi.
Şunu söyleyeyim: Teknik yöneticisinden atletine, idari takıma, grubun en üstünden en altına, herkes son derece vakur ve sabırlı bir performans gösterdi. Bağırış çağırış olmadı. ‘Öyle mi? Siz bilirsiniz’ dedi Fatih Hoca, ‘Hazırlayın uçağı, geri dönüyoruz’ dedi, bence hakikat karardı. O noktadan sonra, yarım saat 45 dakika geçtikten sonra lütufla içeri alınmış bir grup olamazdı Galatasaray. Ankara ile, Bakan Beyefendi başta olmak üzere temas kurduk, talimatlarını aldık ve yerine getirdik.”
“MESELE KIRMIZI-BEYAZ”
Özügergin, Yunanistan cephesinde krizin aşılması için uğraş gösteren şahısların olduğunu kaydetti:
“Vardı, ancak sistemik bir sorunu kişisel uğraşla çözemezsiniz. Buradaki sorun, Türkiye’den gelen bir kafilenin yarattığı huzursuzluk. Bu Galatasaray da olur, Beşiktaş da olur, Fenerbahçe de olur, diğer bir kulübümüz de olabilir. Yani burada sorun sarı-kırmızı değil, kırmızı-beyaz. İyi niyetle çözülebilirdi.”
Cumhuriyet
