Cumhuriyet gazetemizin unutulmaz müellifi İlhan Selçuk’un dostu ve tabibi olarak son anına kadar onun yanında olabilme farklıcalığına sahiptim. Ülkenin sorunlarını son anlarında bile bizden çok önce anlamış ve önemli ikazlarda bulunmuştu. Geleceğe dair tasalarını da “umarım yanılırım” diyerek dillendirmişti. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet yıllardır hırpalanmış ve pahalarını unutmuştur. Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan Görünümleri isimli kitabından, bu yozlaşmanın daha o vakit başladığını anlıyoruz.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet 40’lı yılların sonuna kadar ivme kaybederek de olsa sürdü ve tükenme sürecine girdi. Bizler bunu göremedik. Ya da gördük lakin kabullenemedik. O vakitler ordumuz Atatürk’ün ordusu, yargımız tarafsız ve inanılır idi. Üniversite ve okullarımızın her biri ihtilalleri koruyan, öğreten hoca ve bunları öğrenen hazmeden öğrencilerle dolu idi.
Örneğin geçtiğimiz yıl İdlip’te 31 askerimiz uçak taarruzu ile şehit edildi. Askerlerimizi şehit eden ülke ve bu buyruğu veren lider bilinirken nedense bu olayla ilgili devletimiz tarafından bir protesto bile edilmedi. Daha önceki aylarda silah yiyecek ve sıhhat yardımları yaptığımız bir gerici terör örgütü tarafından iki askerimiz kafes içinde yakıldı. Bütün dünya televizyonları bu acı olayı gösterdi. Bizim o günlerde haberimiz dahi olmadı.
BÜYÜK DEVLET NE YAPAR
1982’de İngiltere, Falkland Adaları’nda esir alınan 115 askerini kurtarmak için 8 bin mil öteye, Güney Kutbu’na yakın Falkland Adaları’na donanmasını gönderdi. 2 olestroyen,2 fırkateyn containev 10 Doğu Akdeniz’den Amerika’nın isteğiyle geri çekildi.
Bizler Batı için ihraç eseri sadece asker olan bir ülke olarak hiçbir önemli sorunda fikrimiz dahi alınmamıştır. Artık makul bir yaş altındakiler pek hatırlamaz ve bilmezler.
Küba krizinde şayet sonuç antlaşma olmasa idi, birinci akına uğrayacak ülke bizdik. Doğu’da konuşulan Jüpiter füzeleri yüzünden Batı dünyasında durabilmek ve bir grup olumsuzluklarımızın göz arkası edilmesi uğruna taviz üstüne taviz veriyoruz.
NE UĞRUNA, NE İÇİN?
1950’li yıllarda NATO’ya girmek uğruna Kore’ye Meclis kararı olmadan asker gönderdik. Yüzlerce şehit verdik, yaralı verdik. Bugün de Amerika’nın başlattığı Ruslar ve Amerikalılar için bir cehennem olan Afganistan’da havaalanı ve kimi yerlerin bekçiliğine talibiz.
Afganistan tarih boyunca hiç yenilmemiş bir ülke, bu ülke asırlar boyunca daima savaş içinde olmuş, büyük İskender dahil daha sonra gelen hiçbir emperyalist güç başarılı olamamış… Bu yangın yerine yeniden en iyi ihraç eserimiz askerimizi gönderiyoruz.
Büyük devlet üzere davranamadıkça, bunun en ağır bedelini her vakit halk çocuğu askerlerimiz ödeyecek. Üstelik bizim olmayan bir savaşta, cehennemin ortasında…
PROF. DR. CENGİZ KUDAY
Cumhuriyet