Pandemi önlemleri nedeniyle online olarak gerçekleştirilen basın açıklamasını İHD Kayıplar Komitesi üyesi Sebla Arcan okudu. Açıklamada, devletin kendi nezareti altındaki insanların kaybedilmesiyle ilgili argümanları faal bir halde soruşturmamasının kayıp yakınlarının adalete erişim hakkının ihlali manasına geldiği belirtildi. Açıklamada, “Devlet, herkese gereksinim duyduğu adalete çarçabuk ulaşması, haklarını tesirli bir formda araması ve uğradıkları haksızlıkların giderilmesi için gerekli tüm imkânları sağlamakla yükümlüdür. Türkiye’de kayıp yakınları, yurttaş olmaktan, insan olmaktan kaynaklanan haklarını kullanma ve adalete ulaşma imkanı bulamamaktadır. Kayıp yakınları için hukuk rafa kaldırılmış, adalet askıya alınmıştır” denildi.
“AİLENİN YAPTIĞI TÜM MÜRACAATLAR SONUÇSUZ BIRAKILDI”
Açıklamada, İsmail Bahçeci ile ilgili şu bilgilere yer verildi:
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenci olan İsmail Bahçeci, Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu lideriydi. Politik kimliği nedeniyle tekraren gözaltına alındı, ağır azaplar gördü. 1993 yılında hakkında yakalama kararı çıkarıldı ve polis tarafından aranmaya başlandı. İsmail’i arayan polisler Bahçeci ailesinin Avcılar’daki meskenine tekraren baskın düzenledi. Bu nedenle İsmail meskenden ayrılmak zorunda kaldı. Kardeşi Metin, İsmail’le acil durumda haberleşmek için siyasetle hiç ilgilenmeyen yakın bir arkadaşının telefon numarasını vermişti.
24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci ailesini telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, “Oğlunuz gözaltında, ona sahip çıkın” dedi. Baba Şehmus Bahçeci, çabucak Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Lakin İsmail’in gözaltına alındığı inkâr edildi.
Tıpkı günlerde polis, kardeşinin İsmail’e telefon numarasını verdiği V.D’in işyerine baskın düzenledi. V.D, baskın sırasında iş yerinde olmadığı için ağabeyi gözaltına alınarak İstanbul Terörle Çaba Şubesi’ne götürüldü. Şubede kendisine kardeşinin telefon numarasının yakalanan bir ‘örgüt mensubunun” üzerinde çıktığı söylendi. 1995 Ocak ayında Ankara’da gözaltına alınan bir kişi, sorguda kendisine ‘Seni de İsmail Bahçeci üzere kaybederiz’ denildiğini kamuoyuna duyurdu. Ayrıyeten 24 Aralık 1994 tarihinden sonra Bahçeci Ailesi’nin konutuna bir daha hiç polis baskını yapılmadı.
İsmail’in arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Memleketler arası Af Örgütü düzenledikleri kampanyalarla mevzuyu ülke ve dünya kamuoyuna taşıdı. Ailenin emniyet, savcılık ve hükümet nezdinde yaptığı tüm müracaatlar sonuçsuz bırakıldı. Gözaltı sürecini reddeden devlet yetkilileri, İsmail Bahçeci’nin hayatını müdafaaya yönelik tedbirleri almadı. Yargı makamları olayla ilgili kanıtları toplamadan, şahitleri dinlemeden ve tesirli soruşturma yapmadan belgeyi kapattı.
“DEVLET BU AYIBI HİÇBİR VAKİT KABUL ETMEDİ”
İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, yaptığı açıklamada, “Abimin akıbeti hiçbir vakit çözülmedi. Devlet bu ayıbı hiçbir vakit kabul etmedi. Cumartesi aileleri olarak bize dayanak olan herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Bahçeci ailesinin avukatı Efkan Bolaç ise kayıpları aramaya devam edeceklerini söyleyerek “26 sene geçti hala bulamadık. Bunları katledenler, gözaltında kaybedenler onursuzdur. O onursuzlukla yaşıyorlar, biz kayıplarımızı aramaya devam edeceğiz” tabirlerini kullandı.
Cumhuriyet
