Odatv Genel Yayın Direktörü Barış Pehlivan, Haber Müdürü ve gazetemiz müellifi Barış Terkoğlu’nun yazdığı “Metastaz 2: Cendere” kitabına dava yağdı.
Kitaba açılan tüm davaların şikayetçilerini ise üç isim oluşturdu: Avukat Ahmet Özel, Avukat Mustafa Doğan İnal ve Antalya Savcısı Gürkan Kütük.
İki gazeteci, iki avukatın 4 farklı savcıya yaptığı şikayetler nedeniyle geçen Salı günü 14 başka soruşturmada söz verdi. Kitaptan ve kitap hakkındaki haberlerden, yazılardan, televizyon programlarından yapılan şikayetler nedeniyle Barış Terkoğlu hakkında 95 yıla kadar, Barış Pehlivan hakkında 63 yıla kadar, toplamda 158 yıl mahpus cezası istendi. Ayrıyeten hakkındaki usulsüzlük savları nedeniyle HSK’nın soruşturma yürüttüğü Savcı Gürkan Kütük ve tekrar iki avukatın şikayetleri nedeniyle 8 farklı manevi tazminat davası da açıldığı öğrenildi. İki avukat, Cumhurbaşkanı’nın yanı sıra, Fettah Tamince üzere FETÖ davalarından soruşturulan isimlerin avukatlığını yapmalarıyla “Metastaz” kitabına da husus olmuştu.
odatv’nin haberine nazaran, soruşturma kapsamında iki gazetecinin avukatlığını yapan Ruşen Gültekin şunları söyledi:
“30 Aralık 2020 günü, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan ile birlikte yazmış oldukları ‘Metastaz 2:Cendere’ isimli kitap ile ilgili onlara gelen davet kağıdı mucibince, iki evrak olarak düşündüğümüz savcılık şikayetlerinde söz vermek üzere İstanbul Adliyesi Basın Hataları Soruşturma Ofisi Savcılığı’na gittik. Basın hataları soruşturma ofisine söz vermek için gittiğimizde 4 farklı savcıdan toplam 14 adet soruşturma başlatıldığını ve bu evraklar için de beklendiğimizi görünce çok şaşırdık. Müvekkiller Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu ile 2 belge için gittiğimiz basın ofisinden toplam da 28 (14 farklı dosya) defa tabir vererek ayrılarak basın özgürlüğü kapsamında tarihi bir güne şahit olduk. Tekrar tarafımıza gelen tebligatlara nazaran kitap nedeniyle 8 farklı manevi tazminat açıldığını da öğrendik.
İstenen ceza ölçüleri verilen kabahat duyurularının birbirinin birebiri olması gözetildiğinde, bu kabahat duyurularının aslında basın özgürlüğünü kullanılmaz hale getirdiği açıktır. Bu biçimde onlarca yıl mahpus istemli cürüm duyuruları yapılması hiç kuşkusuz hak arama hürriyetinin berbata kullanılmasıdır.
Basın savcılığında da belirttiğimiz üzere, aslında yapılması gereken tabir hürriyeti ve basın özgürlüğü kapsamında bu kitabı yazan Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın değil; kitaptaki savların soruşturulması ve aziz Türk adaleti önünde şeffaf bir yargılama ile açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.”
FETÖ NEDENİYLE AMAÇ SEÇİLDİK
İki gazeteci ise sundukları yazılı savunmada şu sözleri kullandı:
“2010 yılının Şubat ayında bugün FETÖ firarisi olan Savcı Zekeriya Öz tarafından tutuklamaya sevk edildik, FETÖ’cü yargıçlar tarafından tutuklandık. İddianamemizi FETÖ firarisi Cihan Kansız yazdı. 19 ay Silivri Cezaevi’nde tutuklu kaldık. Tıpkı devirde cezaevinde Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy üzere öbür FETÖ kumpaslarından mahpus yatanlar vardı. Ne onları mahkemede savunanlar ortasında ne de cezaevine ziyaret edenler ortasında şikayetçi Mustafa Doğan İnal’ı ve Ahmet Özel’i gördük. Göreni de hiç görmedik. Kendileri FETÖ’nün yargıda cirit attığı periyotta neredeydi, biz bilmiyoruz. Öte yandan, biraz evvel söylediğim üzere biz FETÖ kumpasıyla tutuklandık. Kendilerinin FETÖ’nün kumpasına uğramış olmamız nedeniyle bizi özel olarak amaç seçtiğini düşünüyoruz. Bu bahiste katıldığımız her televizyon programına, yazdığım her yazıya dava açıyor olması bu amaç seçmenin sistematik hale geldiğini gösteriyor. Bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Biz yılmayacağız. Sıkıntımız; savcılar ve yargıçlar bu işlere alet edilmesin.”
Cumhuriyet
