Diyanet’ten yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Salgın önlemleri ve elverişsiz hava kurallarının bir ortaya gelmesi ve son vakitlerde hadise sayılarındaki artış sebebiyle aşağıdaki açıklamaya gerek görülmüştür.
İslam dini hayat ile sıhhatin korunması ve bunlara ziyan verecek şeylerin giderilmesi istikametinde son derece açık kararlar getirmiştir. Müslümanlar, bu kararların gereklerini yerine getirmekle ve ilgili önlemleri almakla yükümlüdür. Bilhassa bulaşıcı hastalıklara karşı gereken önlemlerin alınması dinimizin bir gereğidir.
Ayrıyeten hastalıkların kimi ibadetlerle yükümlü olmayı kaldıran bir mazeret olduğu bilinen bir karardır. Bu bağlamda, Cuma namazıyla yükümlü olmanın kaidelerinden birisi de, cemaate katılmaya mani bir mazeretin bulunmamasıdır.
Çünkü yasal bir mazeretin varlığı, Cuma namazının farziyetini düşürmektedir. Hastalık, şiddetli yağış, çok sıcak ve soğuk üzere elverişsiz hava koşulları yanında salgın hastalık da bireye cumanın farz olmasını düşüren bu cins mazeretler kapsamındadır.
Tüm dünyayı etkileyen Kovid-l9 salgını ile ilgili önlemler, kış mevsiminin getirdiği elverişsiz hava kaideleriyle birleştiğinde, cemaatin bir kısmının mescitte yer bulamaması ve Cuma namazını kılamamasına yol açabilmektedir. Mescitte aralık kaidesini sağlayacak halde yer bulamayanların, hem kendilerini hem de cemaati tehlikeye atacak biçimde içeriye girmeleri yanlışsız değildir. Bu halde Cuma namazını kılamayan şahıslara, öbür legal mazeretlerde olduğu üzere, öğlen namazını kılmak farz olmaktadır. Hasebiyle bu durumdaki bireyler imkân buldukları bir yerde öğlen namazını kılmakla yükümlüdürler. Hz. Peygamber (s.a.s.) periyodunda sabit olduğu bilinen ve günümüze kadar ittifakla uygulanan karar böyledir.
Burada bir defa daha ve ehemmiyetle tabir edelim ki, bulaşıcı salgın hastalığa yakalananların ve teması’ olanların cemaate katılmamaları ve karantina kurallarına riayet etmeleri dinen zaruridir. “
Cumhuriyet
