Eğitim Sen Başkanı, öğretmenlerin aşılanmamasının kayıpları artırdığına işaret etti
Öğretmenlerin, öğrencilerin evvelki yıl kazandığı yeterliklerle bir yıl sonrası ortasında önemli kayıpları olduğunu anlatan Şura, “Ne uzaktan ne yüz yüze eğitim aldılar” dedi.
– En yakıcı sıkıntı ile başlayalım. 40 günlük olağanlaşma sürecinde en az 26 öğretmen hayatını yitirdi. Bu vefatlar önlenebilir miydi, ölümlerin sorumluluğu kimde?
Covid-19 salgınında karşı karşı kalınan ağır tablo nedeniyle Sıhhat Bakanı’na bu tablonun sorumlusunun kim olduğu sorulduğunda “herkes sorumlu” karşılığını vermişti. Meğer kısa müddetli önemli bir kapanma yerine aç-kapa tedbirleri ile toplu ve denetimsiz açılmalar ve etkisiz kapanmalarla bir yıl geçirdik. Tedbir siyasetlerini muhalefet partileri, sendikalar, meslek örgütleri ve sivil toplumla tartışmayan, sıhhat datalarını açık ve şeffaf biçimde kamuoyu ile paylaşmayan siyasal iktidar bu sonucun sorumlusudur. Herkese dağıtarak kendi sorumluluklarından kaçamazlar.
‘PİYASACI ANLAYIŞ’
– Aşılama tamamlanmamışken kimi okullarda yüz yüze eğitim sürecek…
Şu anda okulöncesi eğitim kurumları açık, ilkokullar kapalı lakin aşıya ilkokul öğretmenlerinden başlandı. Bilimsel araştırmaların dataları incelenerek hangi öğretim seviyesinin birinci evvel aşılanacağına karar verilebilirdi.
– Öğretmenlerin çok az bir kısmı aşılanmışken, futbolcular ve turizm çalışanlarına aşıda öncelik verildi. Sizce bu siyasetin nedeni nedir?
Bu kararlar toplum sıhhatini değil, ekonomiyi ve devletin ve piyasaların seçkinlerini önceleyen anlayışın sonuçları. Gelir ve servet sahipleri ya aşının olduğu ülkelere gidiyorlar ya da bir biçimde Türkiye’de aşıya ulaşıyorlar. Duyuyoruz ki aşı randevusuna gelmeyenlerin aşıları günün sonunda çağrılan kimi şahıslara yapılıyor.
– Yaklaşık bir yıl boyunca öğrenciler uzaktan eğitim almak zorunda kaldı. Ortaya çıkan eşitsizlikleri de düşünürsek bu, öğrencilerin eğitim hayatında nasıl bir sonuç doğuracak?
En zayıf ve kırılgan çocuklar, fakir öğrenciler, çalışan çocuklar, kız öğrenciler, anadili farklı olan, özel ihtiyaçlı ve mülteci çocuklar. Ne var ki konutta kapalı kalan her çocuk bu süreçten etkilendi. Öğretmenler, öğrencilerin evvelki yıl kazandığı yeterliklerle bir yıl sonrası ortasında önemli kayıpların olduğunu belirtiyor. Siyasal iktidar bu süreçte çocukların ve öğretmenlerin sıhhat ve eğitim hakkını önceleyen siyaset izlemedi. Önemli öğrenme kayıpları yaşadılar, okullar açılabilirse bu kayıplar telafi programları ile kapanabilir. Lakin gerek Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Siyasetleri Konseyi ve gerekse Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın bu türlü bir hazırlık yaptığını şimdi görmüyoruz.
Cumhuriyet
