Yeniçağ’dan Fatih Erboz’un haberine nazaran, Tantan, Türk sanayi ve iktisadının kalkınması için sanayi ve ziraî sermayenin hemen teşvik edilip desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, bu yapılmadığı takdirde Türkiye’nin sonucu kestirimler üzerinde büyük bir toplumsal patlama ile karşı karşıya kalabileceğini söyledi.
Saadettin Tantan şunları kaydetti:
“İzlenen yanlış siyasetlerle maalesef sanayi sermayesi çökertilip finansal sermaye öne alındığı için paradan para kazanma siyaseti yatırımlardan uzaklaşmaya yol açtı. Bunun sonucunda lüks tüketim artışı kaçınılmaz olurken tasarrufun olmaması da ekonomiyi tabana çekti. Bir mühlet iktisada can simidi olan inşaat kesiminin de çökmesiyle işsizlikte tepe yaşanmaya başladı. Bu durum yalnızca İstanbul’da yaklaşık 1 milyon gencin işsiz kalmasına neden oldu. Bu gençlerin köyüne dönememeleri de başlı başına bir sıkıntıdır.
Bunun yanı sıra göçlerle kentlere gelmiş 5-6 milyon insanın kentlerde hayatlarını sürdürebilirlikleri de ortadan kalkmıştır. Bütün bunları yan yana getirdiğimizde büyük bir toplumsal patlama riskiyle karşı karşıya kaldığımız ortadadır.
Toplumsal huzur ve sistemi yok etme potansiyelindeki bu riski görmezden gelemeyiz. Şu anda toplum adeta bir saatli bomba üzerinde oturmaktadır. Bu saatli bombayı etkisiz hale getirmek iktidarın öncelikli vazifesi olmalıdır. İktidar hızla, kentlerdeki bu yoğunluğu köylere döndürecek projeleri devreye sokmalıdır. Eğitim, teknoloji, araç-gereç alt yapılarıyla çağdaş köyler oluşturularak vakit kaybetmeden bu toplumsal patlamanın önüne geçilmelidir.”
Yaşanan dış gelişmelerin de Türkiye için hayati değer taşıdığına dikkat çeken Sadettin Tantan değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Kongre baskını ve Biden idaresinin işbaşına gelişi, ABD devletinin planlarının bölge ve global ölçekte büyük değişiklik göstermeyecektir. ABD; Afrika, Ortadoğu, Hazar, Asya, Afrika ve Ortadoğu’da Türkiye ve Türk kimliği olmadan hareket edemez. ABD’nin Körfez ve bölgeye el koymasının temel nedeni, güç kaynaklarını denetimi altında tutup İsrail’in bölgede güç olarak kalmasını sağlamaktır.
Bu süreçte Türkiye’yi de bu bölge ülkeleriyle düşman etti. Lakin Türkiye’nin, Atatürk’ün yurtta barış, dünyada barış siyasetine bugün çok muhtaçlığı var. Kendi ulusal çıkarları açısından bu çok değerli. ABD Türkiye’yi Doğu Akdeniz, Ege, Karadeniz, Balkanlar ve Kafkaslar’da kullanmak istiyor. Bu nedenle ulusal bir dış siyaset ve yeniden ulusal bir iktisat siyaseti Türkiye açısından çok kıymetli.”
Cumhuriyet
