O yalnızca bir müzisyen değil, bir gönül adamı. Sesini, müziğini, kazandığı parayı iyilik projeleri için kullanan, paraya, sevgiye, ilgiye muhtaçlık duyanlara Ahbap ismini verdiği kümesiyle yardıma koşan bir dost. Bir bakıyorsunuz kurban bıçağından kaçan boğayı sahiplenmiş, bir bakıyorsunuz hasta bir çocuğa meskeninde müzik söylemeye gitmiş. Şimdilerde ise en çok işsiz kalan müzisyenlere maddi, manevi takviye çıkıyor.
Son günlerde bakanlar, siyasi parti başkanları toplumun içinde yaşamalı tartışmaları sürerken biraz da sanatkarlara mı baksak sanki?
Kale duvarlarını andıran villalarında yaşarken ülkede olupbitenden haberi bile olmayanlar, halktan beslenen ancak halka bir türlü inemeyenler, bir de ülkesinde bile yaşamaya tahammül edemeyenler var.
Bu sözlerim yardımsever sanatkarlar için değil, üstüne alınması gerekenler aslında alınmıyor, biz yazsak da umursamıyor hatta gazete bile okumuyorlar ya neyse.
Kendimiz söyleyip tekrar kendimiz dinlesek de biz yazmaya devam edeceğiz.
Bir de Haluk Levent üzere sanatkarlar var bu ülkede, düşünün konserde saatlerce alın teri döküp gelirini muhtaç olana veren, oynadığı reklam sinemasından kazandığını yardım için kullanan koca yürekli bir adam.
Onu birinci kere canlı Fildamı’nda açık hava konserinde dinlemiştim. Benim arkadaşlarımla gittiğim birinci konserdi. Sesi bana daima iyi gelmiştir, o denli hüzünlü lakin asi, bazen âşık fakat alabildiğine özgür.
Hâlâ büyük bir keyifle dinlediğim Haluk Levent yeni albümünü dijital platformlarda, CD ve plak formatında çıkardı.
Annesini iki yıl evvel kaybeden sanatçı “Vasiyet” ismini verdiği albümünü annesine adadı.
Annesinin en sevdiği 15 türküye albümünde yer veren sanatçı ile yeni albümü ve Ahbap’ın yeni yardım projelerini konuştuk.
Türkülerin yer aldığı bir albüm yapma fikri nasıl oluştu?
Annem türkü söylemeyi çok severdi. Onu yitirmeden bir evvelki Adana’ya gidişimde tekrar türkü söylüyordu. Hatta “Halimem” türküsünü söylüyordu, o denli mırıldanıyordu. Bana daima ne vakit türkü söyleyeceksin sıkıntısı. “Anne ben sert müzikler söylemeyi seviyorum” derdim. O da burun kıvırırdı, bak çok hoş olur, albümünü yap kaygısı. Doğal artık bu süreçte pandemi başladı, bizler aslında konserler veremiyoruz. Aklıma sanki annemin sevdiği türkülerden oluşan bir albüm yapsam mı, hem onu anmış olurum hem güya onun bana vasiyeti üzere olmuş olur diye düşündüm ve bu albümü yaptım.
‘FELSEFE, TÜRKÜDE SAKLI’
Annenizin sevdiği 15 türkü yer alıyor albümünüzde, bu türkülerin hepsinin sizde bir öyküsü vardır kesinlikle, bizimle birinin öyküsünü paylaşır mısınız?
Natürel ki bu 15 türkü içerisinde mesela Ozan Nesimi Çimen’in “Şifa İstemem Balından” isimli yapıtı var, muazzam ötesi bir eser. Aşık Hüdai aslında benim çok sevdiğim bir aşık, bununla birlikte Neşet Ertaş’ın her bir tınısı var. Ruhi Su var “Mahsus Mahal” bunlar benim de yani hayatımın birçok evresinde beslendiğim türküler. “Gönül Çalamazsan Aşkın Sazını” var mesela. Ben o türküler içerisinde çağdaş dünyayı da görebiliyorum. Türkü deyip geçmemek lazım çağdaş ideoloji de çağdaş sosyoloji de bazen türkülerin içindeki küçücük cümlede gizli olabiliyor.
Siz düet yapmazdınız, yeni albümde düet neden?
Yani ben pek düet yapmıyorum sanatkarlarla, bugüne kadar pek yaptığım da söylenemez. Bu türlü bir projede düet yapmayı uygun buldum. Zira daha sonra ben “10’da 10 Haluk” ismini verdiğim bir albüm yapmak istiyorum, hepsi kendi şarkılarımdan oluşan. Bunun için bu türkü albümü olduğundan düet yapmak daha uygun geldi. Sevdiğim ses sanatkarlarıyla, kardeşlerimle bu türlü birlikte söylemek daha hoşuma gitti. Daha tadında oldu, bu nedenle düet yapmak istedim.
‘RAHATLIKLA ARADIM’
Hangi sanatkarlarla düet yapacağınıza nasıl karar verdiniz?
Tam manasıyla Ahbap tertibine katılan, hiçbir vakit hatırımı kırmayan sanatçı arkadaşlarıma, beğendiğim sanatçı arkadaşlarıma bu fikri götürmüştüm. Bir seçme yapmadık. Öylesine kalbimle, takipleştiğim, sohbet ettiğim, ortada projelerde bizlere dayanak olan sevgili Cem Adrian, Hayko Cepkin, Ceylan Ertem, Melek Mosso, Oğuz Aksaç üzere sanatçı arkadaşlarımı çok rahatlıkla aradım. Onlarla yapmak istedim.
‘AHBAP ZORDA KALAN MÜZİSYENLERİ UNUTMADI’
Bu güç pandemi sürecinde müzisyenler çok sıkıntı durumda kaldı. Maalesef canına kıyanlar bile oldu. Siz Ahbap olarak bir yardım projesi başlattınız, bu projeden bahseder misiniz?
Müzisyenlerle ilgili geçen yıl bir çalışma yaptık. 800 bin TL’ye yakın bir gelir elde ettik, Açık Hava Tiyatrosu’ndan. Hepsini bizlere başvuran, çok külfette olan müzisyenlere gönderdik. Varsayım ediyorum ki en az 3 bin TL yolladık. Bu yılda Bitexen isimli şirketin reklam sinemasında oynadım. Ordan gelen 300 bin TL’lik gelirin 150 bin TL’sini Birlik Sendikası ile birlikte Birlik Sendikası’na başvuran müzisyenlere verdim.
Ahbap olarak müzisyenler için yeni yardım projeleriniz olacak mı?
Kalan 150 bin TL, önümüzdeki günlerde yeniden Ahbap Derneği’ne başvuran müzisyenlere dağıtılacak. Bunun üzere birkaç proje daha var. Onları da müzisyenlere dağıtıyorum yani bu kadar gelebiliyor elimden. Umarım devam eder.
Cumhuriyet
