İstanbul Aile Hekimliği Derneği: ‘Neredeyde her binada, iş yerinde bir hasta var’
İSTAHED tarafından 7’ncisi düzenlenen Ulusal İSTAHED Aile Hekimliği Kongresi, çevrim içi ortamda gerçekleştirildi. Koronavirüs salgını nedeniyle bu yıl çevrim içi yapılan kongrede, “Avrupa ve Türkiye’de Aile Hekimliği”, “D Vitamini Eksikliği ve Aktüel Tedavi Algoritması”, “Aile Hekimliğinde İsimli Hadiselere Yaklaşım” üzere çeşitli hususlar ele alındı. Kongre, 28 Kasım’da sona erecek. İSTAHED Lideri Dr. Kutbettin Demir, koronavirüs salgınında pandeminin en çok etkilediği bölümün sıhhat çalışanları olduğunu anımsatarak kongrenin bu yılki konusunun “Sağlık Çalışanlarının Sağlığı” olarak belirlendiğini anlattı.
‘NEREDEYSE HER BİNADA BİR HASTA’
İSTAHED Lider Yardımcısı Dr. Mustafa Tamur ise Covid-19 pandemisinde gelinen duruma ait açıklamalar yaptı. Tamur, mart ayı prestijiyle süregelen salgında ne yazık ki iyi bir imtihan verilmediğini söyleyen Tamur “Mart ayında 1 olaydan kasım ortasında resmi bilgilerle 450 bin hastaya ulaşmış bulunuyoruz. En az 12 bin canımızı kaybettiğimiz, her hafta onlarca sıhhat çalışanımızı şehit verdiğimiz ve günlük hasta sayısındaki artışı durduramadığımız, kasım ayında da artık maske, ara, paklık üçlemesi ile ve vilayet valiliklerinin aldığı utangaç tedbirlerle durduramayacağımız da ortadadır” diye konuştu.
DATALARIN ŞEFFAF HALDE KAMUYA AÇILMASI
Neredeyse her binada, her iş yerinde, her sınıfta, her mağazada, her sokakta, her ulaşım aracında bir bulaştırıcı ile müsabaka ihtimalimiz kaçınılmaz hale geldiğini vurgulayan Tamur, özetle şunları kaydetti:
“Geldiğimiz noktada Covid-19’la çabada artık salgın idaresine dair temel değişiklikler yapma zorunluluğumuz kendini dayatmaktadır. Bunlardan birincisi Covid-19’a ilişkin tüm bilgilerin şeffaf bir formda kamuya açması ve halkın gerçeklerle yüzleştirilmesi, tıpkı vakitte akademiye salgın tedbirleri konusunda yapılacak çalışmalarda aydınlık bir bilgi tabanı sağlanmasıdır. Bu sayede hem alınan tedbirlerin süreci nasıl etkilediği, nerelerde eksik kalındığı, nerelerde değişikliğe gidilmesi gerektiği daha net görünecek, hem de halkımızın salgın yönetenlere olan itimadı tazelenecektir. İkinci olarak “Sağlık Çalışanlarının Sağlığı” konusunda fiili adımlar bir an evvel atılmalıdır. Bu durumun sürdürülemez bir boyuta geldiği de açıktır. Bu gayeyle öncelikle hastalık nedeniyle ömrünü yitiren meslektaşlarımızın meslek iehidi sayılmalarına, Covid-19 un da bir meslek hastalığı olarak kabulüne muhtaçlığımız vardır. Aile hekimliği çalışanlarının tüm bu süreçte ayrışmamış hastalarla ilgilendiği, dolayısı ile en riskli kümede yer aldığı kabul edilmeli, çalışanlara sistemli tarama ve antikor testleri yapılmalı, kendisi ya da birinci derece yakınlarında şikâyeti olan sıhhat çalışanlarının Covid-19 teşhis ve tedavisinde kolaylık sağlamak ismine başvuracakları sıhhat kurumları gösterilmelidir. Müdürlüklerce kaliteli ve kâfi ferdî esirgeyici ekipman dağıtımı yapılmalı, çalışanlar için grip aşısı derhal temin edilmelidir.
İşçi eksikliklerine yönelik tedbirler alınarak boş üniteler ve aile sıhhati çalışanı olmayan ünitelerin eksiklikleri tamamlanmalıdır. Kayıtlı nüfus tavanı 2500’lere çekilmeli, bu düzenlemede sıfır nüfuslu yeni üniteler için birinci 1000 kişi için ödenen taban fiyatlarda aile hekimliği cazip kılınmalı, cari masraf ödemeleri binasız boş ünitelerin doldurulmasını sağlayabilecek seviyelere çekilmelidir. Aile hekimliğinde alınan tüm fiyatın emekliliğe yansıması sağlanmalı, emekli sıhhat çalışanların ömür standartlarını sağlamalarına yetecek fiyatlandırma yapılmalı, yıpranma hissesiyle ilgili kanun sıhhat çalışanlarında geçmişe yönelik de işleyecek halde değiştirilmelidir.”
Cumhuriyet
