Galatasaray Lider Adayı Metin Öztürk, iki yıldır seçime hazırlandığını ve Fatih Terim’in yalnız bırakıldığını tabir ederek, “Son devirlerde yaşanan süreç hepimizin canını sıkıyor. Evvelce Dallas dizisi vardı. Galatasaray’daki işler son devirlerde bu duruma geldi” dedi.
Galatasaray’da mayıs ayı sonunda yapılacak olan seçimler öncesi Galatasaray Lider Adayı Metin Öztürk, D Smart’ta Serhan Türk’ün konuğu oldu. Sarı-kırmızılılar ve Türk futbolunun gündeminde yer alan bahislerle ilgili olarak birbirinden çarpıcı açıklamalara imza attı.
İşte Öztürk’ün o kelamları:
“EKİP OLARAK DA, PROJELERLE DE HAZIRIZ”
“Bütün grubumuz hazır. Sevgili liderimiz Sayın Mustafa Cengiz, 2018 Ocak ayında seçildiklerinde % 40 hazır olduklarını söylemişti. Seçim Mayıs’a kalsaydı tahminen diğerleri da hazır olabilecekti. Tahminen şu anki liderimiz değil, öteki biri seçilecekti lakin bir hazırlık süreci olacaktı. Bu olmayınca da şu anki külfetleri yaşıyorsunuz. Onun için biz iki yıla yakın vakittir hazırlanıyoruz ve gerek grup gerek ekonomik gerekse de projelerle hazırız.”
“Galatasaray’ın en değerlisi külfeti ve bizim üç sene içerisinde taşları yerine oturtacağımız bahis fabrika ayarları, yani kurumsallaşmadır. Artık ben gazete alıp okumak istemiyorum. Evvelce sabah uyandığımda beş-altı gazete masamda olurdu. Spor sayfasında Galatasaray haberlerini okuyarak ilerlerdim. Son devirlerde yaşanan süreç hepimizin canını sıkıyor. Taraftar, hoca, lider, medya… Hepsi bir şeyler diyor. Evvelce Dallas dizisi vardı. Galatasaray’daki işler son periyotlarda bu duruma geldi. Bunu yaratanların utanıp utanmadığını bilmiyorum ancak biz Galatasaray üyeleri olarak utanıyoruz. İnşallah bu da bu salgın üzere 100 senede bir olacak bir şeydir. İnşallah 100 sene daha Galatasaray’ın başına bu türlü bir virüs, hastalık ya da külfet gelmeyecek.”
“GALATASARAY’I BÜYÜTMEK, HESAP KİTAP YAPMAKTAN GEÇER”
Biz zati ekonomik programımızı hazırladık. Galatasaray’ın bu borçlardan nasıl kurtulacağını biliyoruz. Bafetimbi Gomis’ten Radamel Falcao’ya giden süreç iyi yönetilseydi 50 milyon Euro çöpe gitmezdi. Bunu bir buçuk sene evvel divan heyeti toplantısında söyledim. Beşerler işlerine gösterdikleri ihtimamın yarısını Galatasaray’ı yönetirken gösterseler Galatasaray’ın hiçbirimizin parasına gereksinimi olmaz, sadece iyi yönetilmeye muhtaçlığı olur. Genel konseyde üyelerin de eşe dosta ya da sınıf arkadaşına oy vermekten uzak kalması gerekiyor. Biraz projelere ve takıma baksalar Galatasaray’ın geleceğini kurtarırlar. Kurtaramazlarsa da Manchester City ve Paris Saint Germain gibisi bir sahiplik sistemine yanlışsız gideriz. Esasen şu an iş oraya yanlışsız da gidiyor. Çünkü seçime girdiğimiz derneğin Sportif A.Ş.’deki payları % 50 düzeyinde. Az bir şey kalmış. Esasen idareler az daha makus yönetirlerse oy kullanmaya gitmemize gerek kalmayacak.”
“Seçimlerde çok aday olması, aslında çok sayıda proje demek. Biz seçimi kazanacağımıza eminiz. Onun için keşke bu seçimde altı-yedi aday çıksa da biz de hepsinin seçim sonrası kapısını çalıp bahsettikleri projeler hakkında takviye istesek. İnşallah onların projeleri Sayın Mustafa Cengiz’in Sancaktepe projesine benzemez. Kendisi orada yeni Riva’lar oluşturacağını söyledi. Bilmiyorum, kendisi tahminen şahsi bir mülk almış olabilir lakin ben Galatasaray’ın tapu kaydında Sancaktepe üzere bir yer hatırlamıyorum.”
“SELFIE YÜZÜNDEN 50 MİLYON AVRO KAYBETTİK!”
“Bizim hiç araştırmamıza gerek yok. Sayın Abdurrahim Albayrak her gün gazeteler aracılığıyla ya da biz lider adaylarını arayarak mali tabloların berbat olduğu bildirilerini gönderiyor. Keşke bu kaynakları yanlışsız kullansalardı da bize telefon açıp ‘200-300 milyonun yoksa gelme.’ demeselerdi. Zira biz onların selfieleriyle buraya geldik. Onların selfieleri bize 50 milyon Avro kaybettirdi. Demek ki onlar o selfieyi çektirmeseydi biz 300 milyon lirayı koymak yerine, tahminen kasada 200 milyon lira bulacaktık.”
“Galatasaray’ı yönetmek için kurumsallık ve akıl gerekiyor. Seçim vakitlerinde duygusallık ağır basıyor. Bizim kulübümüzün bildiğiniz üzere % 36’sı liselilerden oluşuyor. Onların aile fertleriyle bir arada bu oran % 50’ye ulaşıyor. Biz daima liseyi Galatasaray’ın bir kıymeti olarak gördük. Bir kültür yuvası, Galatasaray’ın bugünlere gelmesini sağlayan yer ve Batı’ya açılan pencere. Seçimlerde hisler hakim oluyor, projelere pek bakılmıyor. Bizim devreden bir arkadaş var şu listede deyip ona oy veriyorlar. Hoş ancak o listedekiler Kemerburgaz’la ilgili ne yapacak? Yıkılan adayla ilgili ne yapacak? Florya için ne yapacak? Futbolun bütçesini ne yapacak? Hangi finansal enstrümanları kullanacak? Bunlara yanıt yok. Birçok vakit oyların kime verileceği lisenin bahçesinde kararlaştırılıyor. Biraz gayriciddi bir durum yaşanıyor ancak Galatasaray bu durumu aşalı çok oldu. Yani uçurumun kenarında bir Titanik fantezisine gerek yok. Romantik gözüküyor Titanik fantezisi ancak sonunda gemi batıyor. Umarım Galatasaray batmayacak.”
“Bir hazırlıkla ya da bir parayla gelmezseniz hesaba kitaba bakmamışsınız demektir. Bizim hesabımıza nazaran kulübün Haziranda 200 milyon TL’ye muhtaçlığı var. Artık aslında kıymetli olan parayı getirmek değil. Esasen Bankalar Birliği, yalnızca Galatasaray’a değil, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’a da bir mali disiplin getirdi. Aslında bizim beceremediğimizi devlet yaptı. Zira Bankalar Birliğinin gerisinde da devlet erki var. Biliyorsunuz, Spor Toto elinden geldiğince herkese takviye olmaya çalışıyor. Devlette bankalar da baktı ki biz mali disiplini sağlayamıyoruz, devamlı o seçimden bu seçime, o futbolcudan bu futbolcuya hakikat gidiyoruz, bir mali disiplin getirdi. Kıymetli olan bundan sonrasını ayağa kaldırmak. Parayı bulursunuz. Gerçekten bundan evvelki idareler de bulmuş. İşte Dursun Lider da 20 milyon eurosunu koydu, dört-beş senede güç aldı. Tedbirli olan kulüplerin yöneticilerinin paralarına muhtaçlık duymaması. Pekala bu türlü söyleyip de haziranda niçin para koymayı planlıyorsunuz derseniz yanıtı şudur: Siz Haziran ayında o parayı koymazsanız transferde zorlanırsınız. Birçok futbolcunuzun özgür kalma ihtimali doğar. Yeni Ribery olayları olmaması için o kasa kolaylığını yapmak zorundayız. Değerli olan sistemin kendi kendine kâfi hale gelmesi. Şu anda üç memleketler arası, iki de yerli firmayla stadın isim hakkı için konuşuyoruz. Yabancı şirketlerle olan prosedürler bile altı ay sürüyor. Şu anda sponsorlar, 2022 ve 2023’ün planlarını yapıyor. Bilin ki o planların içinde Galatasaray yok. Bunu biz getireceğiz. Bu görüşmeleri şimdiden yapıyoruz. Zira seçildikten sonra yaparsak Aralık ayına yetişmez. Sağ olsun, Türk Telekom mutabakatını bir buçuk yıl uzattı. Bunu yapan idareye ve Türk Telekom yöneticilerine de teşekkür ediyoruz. Yani bu yoklukta bir nevi bağış yapmışlar. Bu türlü bir ortamda Türk Telekom üzere değerli bir markanın ismini orada müdafaası büyük iş. Bunun altında imzası olan iki tarafa da teşekkür etmek lazım. Sponsor, bu işbirliğinden ticari bir geri dönüş bekler.”
“400 MİLYON FAİZ ÖDÜYORUZ”
“Mustafa Cengiz idaresi, 2018 Ocak ayında erken bir seçimle geldi. Hazırlıksız oldukları için takım içinde uyumlu hareket edemediler. Mayıs ayında grubun bir kısmını değiştirdiler. Sonra yolda döküle döküle şu an üç kişi kaldılar. Grup çalışması çok değerli. Gaye yalnızca seçim kazanmak olmamalı. Birinci üç yıl ikinci üç yıl nasıl yöneteceğinizi hesaplayarak bu ağır meseleleri çözmek için 6 yılllık bir planla amaca ilerleyeceksiniz. Şu an yaklaşık yıllık 400 milyon lira faiz ödüyoruz. Stadın bütün koltuklarını satsanız bile 100 milyon lira gelir elde ediyorsunuz. Storelarınız para bassa yılda 20-30 milyon lira güç kazanırsınız. Her sene şampiyon olup Şampiyonlar Ligi’ne gidemediğiniz takdirde bu faizi bile ödemeyemezsiniz.”
“Galatasaray’ın önünde çok büyük sıkıntılar var fakat ben olaylara iyimser bakıyorum. Geçen gün bir arkadaşıma birtakım olumlu şeylerden bahsederken ‘Her şey günlük güneşlik. O yüzden altı-yedi aday var herhalde.’ dedi. Sonra dertleri anlattığımda ‘İçimi kararttın. Her taraf kar kış kıyamet.’ dedi. Ben de ortada ilkbaharın olduğunu söyledim. Bunu da biz getireceğiz. Yazı tahminen getiremeyeceğiz lakin kulübün yaşadığı kara kışı bitireceğiz. Kulübün finansallarını da Kovid-19’a benzetiyorum. İnşallah iyi yöneterek bunu hapşırığa çevireceğiz. Kulübü daha yaşanılabilir bir mali duruma getireceğiz. Bunu da şampiyonluk amacından kopmadan yapacağız.”
“Yönetimin gitmesine bir iki hafta kala liderimiz plansız projesiz seçim atılımları yapıyor. Sancaktepe’ye kazma vurmuş da mı Sayın Dursun Özbek vaktinde yapılan Kemerburgaz’a çit çekiyor? Sayın liderimizin hayali seçim atılımlarını yapmayı bırakması, hem kendi sıhhati hem de kulübün sıhhati açısından kıymetli. 29 Mayıs’ta kulübümüzü seçime götürsün. Zira aldığımız duyumlara nazaran pandemiyi mazeret ederek seçimleri Ekim ayına sarkıtacak. Bu durum Galatasaray’ın aleyhine. Hocanın kontratı bitti ve kendisi dertli. Futbolcu, taraftar ve üyeler de sorunlu. Bu türlü bir ortamda misyon müddetiniz bittiğinde şapkanızı alıp gidersiniz.”
“KULÜBÜ HERKES TERK ETTİ”
“Fatih Terim’in buz kovasının üstünde oturduğu fotoğrafı gördüm ve hakikaten üzüldüm. Fakat orada taraftara ya da futbolcuya ileti vermedi. Yalnızca bu idareye yansısını gösterdi. Kendisi çok yalnız. Hoca, canı sıkıldığı için rakip grubun lideri ya da federasyonla uğraşmıyor. O da sahanın içinde kalmak istiyor. Fakat o kadar yalnız ki. Bugün stada gittiğinizde kulüpte tahminen lideri, tahminen de genel sekreteri bulursunuz. Yani kulübe kimse uğramıyor. Lider ısrarla bu şartta kulübü yönetmeye çalışıyor. Bu kulübün bir ikinci lideri var, o da Abdurrahim Beyefendi. Lider sıhhat meselelerini münasebet göstererek 2 ay evvel istifa etseydi kahraman olurdu. Abdurrahim Beyefendi yılların yöneticisi. Yanında Yusuf Beyefendi ve Kaan Beyefendi var. Kendileri bizi hakikaten çok sağlıklı bir seçim sürecine götürürdü. Liderimizin sıhhati sahiden aday olmaya müsait değil. Burada üç yıl devam edecek büyük sorumluluklar taşıyan kuvvetli bir vazifeden bahsediyoruz. Biz bir ağrı kesici aldığımızda bile istikrarımız bozuluyor. Bu kadar sıhhat problemleri yaşarken ve kemoterapi görürken vazifesi bırakmalıydı. Kendisini biz daima sevgi ve hürmetle hatırlayacağız lakin istifa etmesi bunu pekiştirecek.”
“Biz, takım olarak bir spor kulübünü yönetmeye hazırlanıyoruz. Ancak bunun ana omurgası futbol. Tüm dünya, şu an pandemi süreciyle bir arada büyük bir zorluk içinde. Biz de kendi pandemimize yedi-sekiz yıl evvel girdik. Ünal Aysal devrinde Galatasaray’ın iki şirketi birleştirildiğinde kasaya 100 milyon dolarlık bir para girdi. Aslında bu, eski liderimiz Adnan Polat’ın periyodunda başlayan ve Sayın Mehmet Helvacı’nın tüzel alt yapısını yaptığı bir muvaffakiyet kıssası. Bir günde olan bir şey değil. Burada her ikisine de teşekkür ederim. Bunun meyvesini yemek de Ünal Aysal’a düştü. 100 milyon dolar geldi ve bizim de 104 milyon dolar banka borcumuz vardı. Bunu ödemek yerine biz o zamanki flaş transferleri yaptık. ‘Çilekler gelecek.’ dendi. O paralar gitti. Mali açıdan düzlüğe çıkmak için kıymetli bir fırsatı kaçırdık. O gün makûs kullanılan kaynakların yarattığı kahırları bugün daha çok hissediyoruz. Gelirlerin bu kadar daraldığı bir ortamda dünya yıldızı da olsa bir futbolcuya 8 milyon Euro ödemek bizim bütçemizi aşar ve ekip içindeki ekonomik dengeyi bozar. Kabul ediyorum, tahminen o sakatlıklar olmasaydı bize tekraren şampiyonluklar yaşatacaktı. Lakin bu para Falcao’ya değil, bize çok. 4 bin TL gelirle her gün köfteciye gidemezsiniz. Hele de dört kişilik bir aileyseniz kıymayı alıp köfteyi konutta yapacaksınız. Altyapıya, scout sistemine yük vereceksiniz. Türkiye’de scoutingin hükümdarı Fatih Hoca’dır. Fatih Hoca kimi sahneye çıkarsa çabucak Fenerbahçe masaya oturur. Zira onlar da Fatih hocanın o futbolcuyla boşuna ilgilenmediğini bilirler. İşte Sayın Emre Belözoğlu, Fenerbahçe’nin son üç yıldaki altıncı hocası. Para var, istikrar yok. Niçin? Zira maharet, bilgi, idare yok. Şirket üzere yönetiyorlar. Biz bu türlü yönetmeyeceğiz.”
“FENERBAHÇE’NİN HADSİZLİĞİNE YOL AÇTILAR!”
“Biliyorsunuz, artık saçma sapan bir 1959 öncesi çıkardılar. Allah’tan 1923 öncesi falan demiyorlar. “Papazın Çayırı’nda oynarken bilmem ne yaptık.” falan… Aslında hesaplar yanlışsız yapılırsa onlar mahçup olur, o da başka bahis. İstedikleri kadar Cola kupası yahut Papazın Çayırı’nı saysınlar, bir yere varamazlar. Zira bundan sonraki Galatasaray idaresi tarihle, kurumsallıkla ve matematikle gelecek. Kimsenin hakkını yemeyecek ve kimseden haksız bir şey talep etmeyecek. Biz zati şampiyonlukları alanda kazandık, masada değil. Beşiktaş’ın masadan gelen iki şampiyonluğu var. O gün buna göz yumanlar, bugün Fenerbahçe’nin hadsiz taleplerine yol açmışlardır. Onun için biz Galatasaray’ın hakkını her alanda savunacak kuvvetli bir grupla geliyoruz.”
TFF’yi kulüplerin çatısı olarak görmek lazım. Her mevzuyu kendimize yontup arbede ortamında olmamalıyız. Biz seçime hazırlanırken yalnızca finansa hazırlanmadık; biz Galatasaray’ın sıkıntılarını çözmek için komiteler oluşturduk. Her şubenin federasyonu için delegeler hazırladık. Federasyonlarda bir güç istikrarı yaratmanız lazım.”
“Sayın Eşref Hamamcıoğlu takımıyla birleşme yok. Ben tıpkı şeyi 6 hafta evvel Yeşilyurt’da bir otelde üyelerle yaptığım kahvaltı sonrası basın mensuplarına söyledim. Birleşmek size seçim kazandırır lakin bütünleşecek projeleriniz yoksa Galatasaray’ı ileriye götürmez. Aday olacak birilerini geçmek için öbür bir adayla listeleri birleştirmeniz Galatasaraya bir yarar sağlamaz.”
“MUSTAFA CENGİZ ZİHNİYETİ BİZİ ALLAK BULLAK ETTİ!”
“Aynı zihniyet devam edecek diyorlar; Mustafa Cengiz zihniyeti. O zihniyet bizi allak bullak etti. Galatasaray bedellerinden uzaklaştırdı. Köfteler dedi, mağara adamları dedi, demediğini bırakmadı. Fakat bunu oy verenler düşünsün. Herkes Dursun Özbek’e olan reaksiyonundan ötürü Mustafa Cengiz’e oy verdi. Artık bana da Sayın Eşref Hamamcıoğlu ile birleş baskısını yapanlar, Sayın Mustafa Cengiz’e oy verenler. Liseciler; Liseliler değil. Üye ayrımı yapan liseciler küçük bir topluluk; liseli üyelerin yüzde beşi. Galatasaray’ı aydınlığa Liseciler değil; Liseliler ve bizler elbirliği ile çıkaracağız. Bize sufle ettiler; Mustafa Cengiz’den kurtulmamız lazım, Siz bir ortaya gelin. Mustafa Cengiz 1200 kişiyi üye yaptı, çok adaylı ortamda seçimi kazanır. 20 aylık çalışmalarımızı ve projelerimizi boş vermemizi, askerleri olmamızı teklif ettiler. Biz olmayacağını söyledik. Eşref Bey’e kapımız açık, çabucak yarın ikinci liderimiz olarak almak isterim. Onun grubundan çok sevdiğim kardeşlerim var.”
“Öncelikle devletimiz, kulüplerin kendi kendine yetemediği mali hususlarda büyük katkı sağladı. Bu katkı da kulüplerimizin batmasını engelledi. Bu finansal yapıda ayağa kalkmanın yolu, sihri bizim idaremizde var. Bizim stadımızın isim hakkı bu yılın aralık ayında bitiyor. Türk Telekom da dâhil, görüşme yapacağımız isim sponsor adayımızdan birebir vakitte basketbol alanımızı da yapmasını istiyoruz. Stadımızın isim hakkını 3 yıllık yapmak istedik. Lakin küresel markalar daha uzun periyodik gelmek istiyor. Biz yeni isim hakkı mutabakatını 5 yılda tutmak istiyoruz.”
“KEMERBURGAZ’A 4 İDMAN ALANI YAPACAĞIZ”
“Kemerburgaz projesinin mimarı Sayın Dursun Özbek’tir. Florya artık yetmiyor. Biz 8 ayda Kemerburgaz’a 4 idman alanı yapacağız ve Avrupa standartlarının da üstünde olacak. Stadımızın yerini 1 ay içinde yapacağız. Bu tesisler adale sakatlıklarının birçoğunu ortadan kaldıracak. Stadımızdaki alanda bir daha bataklık olmayacak. İstanbul’a yüz yılın karı yağsa, tufan çıksa, Galatasaray’ın alanı örnek gösterilecek. Florya’da bize ilişkin olan 19 dönümlük yeri daha önce genel heyetten onay aldığımız üzere Emlak Konuta satacağız. Üst kullanım hakkı bizde olan 40 dönümde bu inşaat projesinin içinde olacak. Onun dışında 2049 yılına kadar üst kullanımı bizde olan 22 dönümlük alan kalacak. Orada Galatasaray bayrağını dalgalandırmaya devam edeceğiz. Stadın isim hakkı, Florya’nın Emlak Konuta satışı ile yaklaşık 1 milyar lirayı Galatasaray’ın kasasına sokacağız. Bu sayede banka borçlarımızın en azından yarısını kapatmış olacağız.”
Cumhuriyet
