Habertürk gazetesi muharriri Muharrem Sarıkaya, bugünkü köşe yazısında Hazine ve Maliye Bakanlığı vazifesinden istifa eden Berat Albayrak’ı ve yerine atanan Lütfi Elvan’ı yazdı.
Sarıkaya’nın yazısının ilgili kısmı şu formda:
“İSTİFA, Arapça’dan lisanımıza giren çok sayıdaki sözden biridir… Köken olarak “Af dileme…” sözcüğünden gelir… Daha çok bir misyonu yerine getirememe durumunda kullanılır… Hasebiyle üslubu, tekniği ve yolu vardır.
Ankaralı gazeteci olarak bugüne kadar çok sayıda bakan istifası metniyle karşılaştım. Kimi sert içerikliydi, kimi sitem dolu… Kimi de “Gördüğüm gerek üzerine vazifemden istifa ediyorum…” diye biten 6 sözlük cümleyi kapsıyordu… Lakin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın dün toplumsal medyadan paylaştığı üzere bir metinle ve metotla karşılaşmadım.
‘INSTAGRAM’DAN BİR BİRİNCİ
Beğenilen, o devirde bu kadar yaygın toplumsal medya araçları da yoktu. Lakin asıl fonksiyonu fotoğraf paylaşımı olan toplumsal medya platformu instagram birinci defa bir istifa olayına da mesken sahipliği yaptı. Halbuki bugüne kadar siyasetin bildiri fonksiyonunun de adresi haline gelen twitter uygulamasının da böylelikle pabucu dama atılmış oldu. İstifanın yapılışı kadar, sonrasındaki süreç de dikkat alımlı.
Daha evvel İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun gerçekleştirdiği “onur istifası”na atıf yapanlar oldu. Fakat onun da benzeyen istikameti yok; zira Soylu’nun istifası misyonunu yerine getirmekte başarılı olamadığı, Cumhurbaşkanı’nı zahmete soktuğu içindi; reaksiyon göstermek için değil… İçinde de “at izi, it izine karıştı” tarafında suçlayıcı tek söz de yoktu. Ayrıyeten istifasını yalnızca twitter üzerinden yapmadı, devlet umuru içinde Bakanlık’tan da açıklattı.
KABİNE VE MYK SESSİZ
Albayrak’ın dünkü istifasına ait Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan düne kadar bir açıklama gelmedi. Dostça sohbetler içinde yalnızca olayın doğruluğuna yönelik ferdi bilgilendirmenin ötesine geçilemedi…
İstifanın içeriğine girmeyeceğim, zira çok sayıda spekülasyon dolaşıyor, hangisinin gerçek olduğuna ait kesin bir bilgi de sunulamıyor. Fakat nedeni konusunda bir gerçek var ki o da eski Bakan Naci Ağbal’ın Merkez Bankası Başkanlığı’na getirilmesi.
ERDOĞAN BİLİYOR MUYDU?
Pekala, “Cumhurbaşkanı’nın istifadan evvelce bilgisi var mıydı?” sorusuna gelen cevap da kısaca “Olduğunu sanmıyoruz…” tarafında oldu.
Dikkat çeken de Soylu’nun istifası sonrası partinin neredeyse tamamı geri alması için ileti yayınlarken, bu sefer kabine ve partinin MYK’sından tek bir ileti gelmedi. Cumhurbaşkanı da dün 26 saat kadar sonra istifayı kabul ettiğini İrtibat Başkanlığı aracılığıyla duyurdu.
Buradaki en kıymetli nokta ise “görevine devam etmeme” kararı ile “görevden affını isteyen talebin kabul edildiğini” bildiren metinlerindeki üslup…
Şurası açık ki Albayrak, vazifeden affını istemedi, misyonuna devam etmeme kararı aldığını açıkladı, hayli da sitem dolu iletilere yer verdi. Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığı’ndan gelen açıklama çok daha yapıcıydı…
Albayrak’ı geçmiş ve istifa edene kadar sürdürdüğü vazifeler nedeniyle övüldükten sonra, “Sağlık nedenleriyle vazifeden affını isteyen bir açıklama yayınlamıştır” denirken, iki satırla geçiştirme yoluna da gidilmedi.
GENİŞ KAPSAMLI OLMAZ
Akabinde de gece yarısı geçe ikinci kademe gerçekleşti, yerine eski bakanlardan, TBMM Plan Bütçe Kurulu Lideri Mersin Milletvekili Lütfi Elvan atandı.
Elvan ile çok daha farklı ve yapan bir Hazine Maliye Bakanlığı sürecinin yaşanacağını belirteyim, zira üslubu, hali öteleyici, üstten bakışçı, dışlayıcı hiç olmadı. Çabucak belirteyim bu atama geniş kapsamlı kabine değişikliğine gidileceğine dönük argümanların hepsini tüketti. Zati bu türlü bir mümkünlük da yoktu.
Zira geniş kapsamlı bir değişiklik muhalefetin erken genel seçim davetini dillendirdiği devirde, geniş kapsamlı bir kabine değişikliği seçime gidiliyor algısı üretirdi. Hele ki Türkiye’nin dayanağı ve arabuluculuğu ile Azerbaycan’ın Ermenistan karşısında kazandığı zaferin sevincini gölgeleyen Albayrak’ın istifası ortada dururken. Özetle kriz içinde krize yol açılması beklenemezdi…
Cumhuriyet
