Gazetemiz müellifi Barış Pehlivan, “Arka Bahçe” isimli köşesinde “Kimin tutuklandığını biliyor musunuz?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Barış Pehlivan bugünkü yazısının birinci kısmında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeğeni tarafından tehdit edildiğini söyleyerek hata duyurusunda bulunan Nuri Başkapan’dan bahsetti.
Pehlivan, Erdoğan için “Ona çok büyük hayranlık besliyorum, canımı bile veririm” diyen Nuri Başkapan’ın, Menzil tarikatını eleştirmesinin akabinde neler yaşandığını anlattı.
Pehlivan, “Nuri Başkapan bir gün Facebook’tan Menzil tarikatını eleştirdi. Yorum geldi altında; ‘Azrail’in olur, canını alırım’ yazıyordu. Vefat tehdidinde bulunan Ahmet Eker isimli biriydi. ‘Sivas’ta komiserim’ diye de ekliyordu. Başkapan ise en iyi bildiğini yaptı, kabahat duyurusunda bulundu” diye yazdı.
Pehlivan’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Ertuğrul Bilda’nın Çöpçüler Kralı’ndaki unutulmaz repliğidir: ‘Yaza yaza düşürdüm hükümeti!’ Bir tutuklama haberini okuyunca, sinemadaki o karakter geldi aklıma. ‘Yaza yaza mahpusa düştü’ dedim kendi kendime.
Nuri Başkapan’dan bahsediyorum. Erdoğan’ın yeğeni tarafından tehdit edildiğini söyleyerek kabahat duyurusunda bulundu. Sonuç alamadı. Kendisine karşı ağır küfürlerin olduğu bir ses kaydı yayımladı, tutuklandı. Garip mi? Cezaevi koğuşunun anahtarı yeniden “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıydı.
Halbuki bir vakitler Erdoğan için ‘Ona çok büyük hayranlık besliyorum, canımı bile veririm’ diyecek kadar AKP’liydi. O denli ya, çok evvelce beri tanışıyorlardı, Rize’den hemşeriydiler.
Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın referansıyla İBB’ye girdi. Fakat ne vakit ki İmamoğlu’nun kampanyasına 50 TL bağış yaptı, kendisini kapının önünde buldu. Gelin görün ki belediye CHP’ye geçip işe geri alınınca, Başkapan da CHP’ye üye oldu. Pek hatırlanmaz, vaktinde Kılıçdaroğlu hakkında da kabahat duyurusunda bulunmuştu.
MENZİL’İ ELEŞTİRİNCE POLİSTEN TEHDİT
Evet, Nuri Başkapan demek dilekçe demekti. Gün gelir, Erdoğan’a ihtarname çekmek ister, noterde gözaltına alınır. Gün gelir, SADAT’ın ve Diyanet’in ‘darbe planı yaptığını’ tez eder, savcıyla arbedeye tutuşur. Gün gelir, AKP kongresine ‘insan öldürmeye tam teşebbüs’ soruşturması açılmasını ister, soluğu adliyede alır.
Yalnızca bu kadar mı? Değil. Sedat Peker’in insanları mevtle tehdit ettiğine dair ihbarda bulunur, ‘ifade hürriyeti’ denir. Osman Öcalan’ı yayına alan TRT’ye terör soruşturması ister, ‘basın özgürlüğü’ diye karar çıkar. Ancak o yılmaz ve hatta kimi kabahat duyurularından sonuç da alır.
Örnek mi?
Nuri Başkapan bir gün Facebook’tan Menzil tarikatını eleştirdi. Yorum geldi altında; ‘Azrail’in olur, canını alırım’ yazıyordu. Mevt tehdidinde bulunan Ahmet Eker isimli biriydi. ‘Sivas’ta komiserim’ diye de ekliyordu. Başkapan ise en iyi bildiğini yaptı, kabahat duyurusunda bulundu.
Polis memurunu, ‘telefonumu diğeri karıştırmış’ savunması kurtaramadı. Hakkında mahpus kararı ve disiplin cezaları verildi. En son ‘Sıra sana da gelecek’ diyen ve kendisinin Cumhurbaşkanlığı’nda çalıştığını argüman eden bir öbür polisle davalıktı. O evrak sonuçlanmadan sırası geldi, mahpusa girdi.
Yani, demem o ki… Birkaç satırlık tutuklanma haberlerindeki isimlerin çarpıcı hayat hikayeleri olabiliyordu. Onlardan birini okudunuz.”
Cumhuriyet
