ABD’de, Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasına iki hafta kala, büyük karışıklık çıktı. Hem de ne kargaşa… Ülke tarihinde görülmemiş olaylar yaşandı. Donald Trump destekçileri, Trump’ın yaptığı miting sonrası, Kongre Binası’nı bastı. Polisle çatıştı. Dört kişinin hayatını yitirdiği şovlarda, iç savaşta köleliği savunanları simgeleyen Konfederasyon bayrağı taşındı.
Ku Klux Klan örgütünü çağrıştıran büyük bir haç, bahçeye dikildi. Cam – çerçeve kırıldı. Büyük salon işgal edildi. Lider Yardımcısı Mike Pence, güvenlik gerekçesiyle salondan çıkarıldı.
Temsilciler Meclisi Lideri Nancy Pelosi’nin odası basıldı. Bilgisayarı açıldı. Elektronik posta hesabına girildi. Yazışmaları paylaşıldı. Başkentte sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
PEKALA, BUNDAN SONRA NE OLACAK? BİRLİKTE TARTIŞALIM…
Birincisi, yıllardır hegemonyası aşınan, rakip ve hasımlarının yükselişini engelleyemeyen ABD’de toplumsal, siyasal, kültürel, sınıfsal kutuplaşmanın ne derece büyük olduğu görüldü. Halkın ne kadar gergin, ülkedeki fay sınırlarının ne kadar çok, çeşitli ve derin olduğu bir sefer daha ortaya çıktı. Bundan sonra ABD’nin işi daha da sıkıntı.
İkincisi, Trump; büyük kumar oynadı. Kaybetti. Hem parti yöneticilerinin takviyesi daha da azaldı hem taraftarları nezdinde prestiji büyük yara aldı. 2024 yılında partisinin lider adayı olmak istiyordu. Artık imkânsız. 20 Ocak tarihine kadar, azil kelam konusu olmaz lakin ABD müesses nizamı, Trump’ın üzerini katiyen çizdi.
Üçüncüsü, aslında düşük profilli bir siyasetçi olan Joe Biden’in, lider olduktan sonra işi, sanılandan daha güç olacak. Toplumdaki kutuplaşmayı durdurması, yaraları sarması, bütünlüğü tesis etmesi kısa vadede oldukça güç.
ABD’NİN TOPARLANMASI KISA VADEDE SIKINTI
Dördüncüsü, ABD’de başkanlık seçimlerinde uygulanan sistemin karmaşıklığı, seçmenlerin oyundan çok delegelerin oyuna dayalı seçim sistemi, esasen işin uzmanları tarafından yıllardır eleştiriliyordu. Bu tartışma, bundan sonra daha fazla yapılacak.
Beşincisi, Trump’ın hırslı, hınçlı, hırçın hali; gerçeklerden kopuk çıkışları; yenilgiyi kabul edecek olgunluktan mahrum karakteri; ahlaki bedellerindeki zayıflık; siyasal manada prensipli davranmaktan, dengeli olmaktan uzak yapısı; anayasa ve maddelere hürmet duymayan sıkıntılı kişiliği biliniyordu. Ancak bu türlü bir çılgınlık yapabileceğini kimse beklemiyordu.
Altıncısı, ABD’de yaşananlar, yalnızca bu ülke için değil, dünya için de derslerle dolu. Anayasanın, kanunların, kurumsal yapının, demokratik kıymetlerin, hukuka hürmetin, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığının, siyasal kültürün ve kıymetlerin ne kadar kıymetli olduğu bir kere daha görüldü.
Kelamın özü, 20. yüzyılda, yalnızca Latin Amerika’da desteklediği darbelerin ve darbe teşebbüslerinin sayısı bini bulan emperyalist ABD’nin yaşadıkları, bu ülkenin zayıfladığının ispatı. Meselelerini kısa müddette çözmesi de olanaksız.
Cumhuriyet
