Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, HDP’ye “Barış” davetinde bulundu.
Cezaevinden Medyascope’a yazan Selahattin Demirtaş, iktidarı eleştirdi ve “Barış ve birlikte hayat dışında seçeneğimiz yok” diye belirtti.
HDP’ye seslenen Demirtaş, “HDP başta olmak üzere tüm demokrasi güçleri ülkenin iç barışı için daha fazla inisiyatif almalı ve toplumu bu kaostan, ümitsizlikten çıkaracak somut bir yol haritasını ortaya koymalıdır” dedi.
Demirtaş’ın yazısı şöyle:
“Geçtiğimiz haftalarda Gare’de yaşanan trajedi, barışın ne kadar kıymetli ve hayati olduğunu hepimize acı bir biçimde hatırlattı.
İktidarın siyaset biçimi, akıldışılığın bile hudutlarını çoktan aştı. Oy ve koltuk tasası için yapmadıkları, yapmayacakları hiçbir çılgınlık yok maalesef. Lakin siyaset kurumunun ve devletin, bu akıl tutulmasına tümden teslim olmaması gerekiyor. Bu denli yıkımın ortasında, barış umutlarını canlı tutacak samimi ve önemli bir iradenin ortaya konulmasına gereksinim var. Analar, babalar evlatlarını ağaçtan toplamıyorlar. Türk’üyle, Kürt’üyle hala canımızdan can gidiyor, kahroluyoruz. Silahı ve şiddeti tahlil metodu olarak görmek yerine demokratik siyaseti temel almamız gerekir. Demokratik siyasetten vazgeçilemez. Sorumluluk sahibi siyasetçiler kesin ve kalıcı tahlilin alt yapısını, vakit kaybetmeden oluşturmak zorundadır.
İKTİDARIN BARIŞ ARAYIŞI YOK
Gelin görün ki, iktidarın bir barış arayışı kelam konusu değil. Hatta barışın iktidarın işine gelmediği net olarak anlaşılıyor. Lakin durum böyledir diye ölümlere sessiz kalmak, vefatları seyretmek de insanlığımızdan kaybettirir. Evlatlarımız için, acı çeken ana babalarımızın hatırı için, birlikte hayat iradesinin daha fazla yara almaması için, demokratik ve barışçıl bir tahlile fırsat sağlayabilmek için muhalefete büyük bir sorumluluk düşüyor. Bugüne kadar ana muhalefetten tüm muhalefet partilerine kadar tahlil için isabetli birçok açıklama yapıldı. Ama bu açıklamalarla paralel olarak ne yazık ki somut adımlar atılamadı. Acılar, vefatlar sür git devam mı edecek yoksa barış için herkes elini somut adımlar atarak taşın altına koyacak mı? Kanımca, barışımız için daha yürekli olmanın vakti çoktan geldi de geçiyor. Bu doğrultuda somut siyasetler üretmek için daha fazla geç kalınmamalı. Barış yanlısı tüm çevreler gecikmeksizin bir ortaya gelerek ortak akılla siyasi bir tahlil projesi üretmeli ve bunu topluma açıklamalıdır.
BARIŞ VE BİRLİKTE HAYAT DIŞINDA SEÇENEĞİMİZ YOK
Türkiye, barışı iç dinamikleriyle sağlayabilecek yeterliliktedir. İktidar bunu yapmıyorsa bile, bugüne kadar açıklamalarıyla, yayınladıkları rapor ve bildirilerle barışı sağlamaya niyetleri olduğunu dillendiren muhalefet, somut adım ve siyasetler üreterek de bunu yapabileceğini, silahların Türkiye’nin gündeminden tümden çıkarılabileceğini ve idaresi seçimle devralır almaz tahlil projesini somut adımlarla hayata geçirebileceğini hamasetle ortaya koymalıdır. Barışı savunan tüm çevreler ve geniş toplum kısımları de bu iradeyi sahiplenmeli, barış umudunu büyütmelidir.
HDP başta olmak üzere tüm demokrasi güçleri ülkenin iç barışı için daha fazla inisiyatif almalı ve toplumu bu kaostan, ümitsizlikten çıkaracak somut bir yol haritasını ortaya koymalıdır. HDP’nin bu bahiste önemli gayretleri var lakin HDP idaresi, siyaset biçimi ve lisanını de bu emellere uygun biçimde düzenlemelidir. Bu türlü bir ortamda HDP’yi kapatmayı ve dokunulmazlıkları kaldırmayı tartışmanın barışa katkısı olmayacağı açıktır. Ucuz siyasi hesaplar uğruna bir defa daha bu yanlışa düşülmeyeceğini umuyorum.
Bizim de savunduğumuz ve ana muhalefetten tutun, meclis içindeki ve dışındaki muhalefet partilerine kadar birçok kesitin belirttiği üzere, barış ve birlikte hayat dışında seçeneğimiz yoktur. Meselelerimizi siyasetle, konuşarak çözmek zorundayız. Artık bu çatışmalar, bu savaş bitmelidir. Bunu da hiçbir dış baskı olmadan kendimiz başarmalıyız. Orta Doğu’ya yönelik dış müdahale ve hesapların önüne geçebilmenin yolu da içeride ve dışarıda Kürt halkıyla yeni bir stratejik birliği sağlamakla mümkün olur. Başarısız olmuş tahlil süreçlerinden yola çıkarak siyasi tahlil arayışlarından vazgeçmek hakikat olmaz.
BARIŞ, DEMOKRASİ VE İKTİSAT İLE DİREKT İLİŞKİLİDİR
Orta Doğu’da istikrarlar her gün sarsılıp yer yerinden oynarken bizim Türkiye’de tabulara ve anlamsız endişelere dayalı siyasetle hiçbir sıkıntıya tahlil bulamayacağımızı artık kavramamız gerekiyor. Kini, öfkeyi, intikam hislerini büyütmeden, el ele vererek kalıcı barışa ve tahlile odaklanmak en doğrusudur. Kürt problemini arbedeyle değil, demokrasiyi büyüterek çözebileceğimizi bugüne kadar sayısız açıklamayla lisana getiren HDP dahil olmak üzere tüm muhalefet, bunu artık somut adımlarla tüm dünyaya göstermekle sorumludur.
Bunun için daha fazla acının yaşanmasını beklemeyelim. Herkes bulunduğu yerden içtenlikle takviye olur, bu yangına bir damla su taşırsa her türlü zorluğun üstesinden beraberce gelebiliriz. Unutmayalım ki demokrasi, iktisat ve barış hususları birbiriyle direkt temaslıdır ve birlikte ele alınmalıdır. Muhalefet de bunu çeşitli vakitlerde açıklamalarıyla vurgulamakta ancak maalesef bununla paralel somut siyasetler oluşturmada tıpkı istikrar görülmemektedir. Bu bahiste, HDP dahil tüm muhalefetin somut adımlar atması mecburilik haline gelmiştir.
YENİ BİR TAHLİL ANLAYIŞI İLE LİSANI GELİŞTİRİLMELİ VE SOMUTLAŞTIRILMALI
Her türlü spekülasyonun önüne geçmek için şunu da açıklıkla söz etmem gerekir ki, ben bugün için yeni bir tahlil sürecinden kelam etmiyorum. Öncelikle, siyasette yeni bir tahlil anlayışı ile lisanının geliştirilmesi ve somutlaştırılması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Bunu daima birlikte sağlayabilirsek emin olun gerisi çok da sıkıntı değil!
Bu vesileyle tüm barış yanlılarını faal tavır almaya davet ediyorum. Sıkıntıyı ‘kınama, uzaklık koyma’ kısır tartışmasının ötesine taşıyarak şiddeti ve silahı büsbütün sonlandıracak güçlü bir inisiyatif için herkese ve hepimize sorumluluk düşüyor.
Yazımın başında belirttiğim üzere, silahı ve şiddeti tahlil metodu olarak görmek yerine demokratik siyaseti temel almamız gerekir. Bu esasen kozmik demokratik standartlarda şiddete karşı konulmuş uzaklıktır. Gitgide ağırlaşan yoksulluğun, pandemi nedeniyle hayatımızı kısıtlayan sıhhat problemlerinin ve derinleşmiş kutuplaşmanın ortasında barışı konuşmanın bile kolay olamadığının farkındayım. Ama can yakıcı problemlerimizi de konuşmadan hiçbir meselemize kalıcı tahlil bulamayız. Bu nedenle her şeye karşın artık barış umutlarını büyütme vaktidir. Biz barış isteyenler, buna hazırız.”
Cumhuriyet
