TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, İçişleri Bakanlığı’nın bütçesinin görüşmeleri sürüyor.
Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın intiharını gündeme getiren CHP Mersin Milletvekili Ali Yetenekli Başarır, şunları söyledi:
“Sayın Bakanı, İçişleri Bakanlığı’nı yıpratmak isteyecek son parti CHP’dir. Benim ülkemde gencecik bir emniyet müdürü, Silivri Emniyet Müdürü intihar etti. Tez neydi? Sayın Bakanın oğlu, bir gece yarısı, bir şüphelinin bırakılması için baskı yapmasıydı. Güvenlik müdürünüzün arama kayıtlarının çıkmasıydı. Sayın Bakan bununla ilgili hesap verdiniz mi? Yazık değil mi?”
“KANUNSUZSUN”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun karşılık vermesi üzerine Başarır, şöyle konuştu:
“Bana laf atmayın, Sayın Bakan. Bunlara yanıt verin… Sayın Bakan laf atmayın, haddinizi bilin. Sesimi yükseltirim size. Haddinizi bilin. Laf atmayın. Terbiyesiz sensin. Kanunsuzsun. Haydi oradan. Yakışmıyorsun sen bu ülkeye. Palavra mı? Yazık. Sen de bu ülkenin yüz karasısın. Cumhuriyet tarihinde senin gibisi gelmedi. Ayıp, yüzün kızarmıyor senin. Sensin yalancı. Ucuz kabadayı seni.”
Soylu, tartışmalar sırasında; “Ben altı yıldır birinci kere bu türlü bir bütçe görüyorum. Bunun sebebi de Engin Özkoç’tur. Talimatı da Kemal Kılıçdaroğlu’ndan almıştır” dedi. Soylu, CHP’li Başarır’a yönelik de “Sen zehirli bir yılansın” dedi.
Soylu, bu kelamların üzerine sakinleşmesi için bürokratlar tarafından salondan çıkarıldı.
“ÇALIŞMA SİSTEMİMİZİ BOZAN VAZİYET ARZ EDİYOR”
Kurul çalışmalarına orta verildi. Ortanın akabinde Kurul Lideri Cevdet Yılmaz, şunları söyledi:
“Grup sözcüleri ile odamda bir ortaya geldik. Bütün kümelerle ilgili bu söyleyeceğim. Hepimiz milletin bütçesi ile uğraşıyoruz. Müzakereleri en kaliteli biçimde yapmak durumdayız. Bugün bir doz aşımı kelam konusu. Çok daha fazla tartışma görüyoruz. Çalışma sistemimizi bozan vaziyet arz ediyor. Küme sözcülerimizin ihtarlar yapmasını bekliyorum. Ben de kaba ve yaralayıcı kelam kullananların mikrofonlarını kapatacağım. Bu çalışmaları bitirmek zorundayız. Yasamanın yürütmeye, yürütmenin de yasamaya hürmeti çok değerli. Bakanlar bu ülkenin bakanları. Yarın oburu gelir bakan olur. Meclis’imizin üyeleri ise halkın oylarıyla gönderdiği arkadaşlarımız. Yasama yürütmeye, yürütme de yasamaya saygılı olmak durumunda. Biz de insanız, yorulduk. Gün uzunluğu takip ediyoruz. Bazen dikkatimiz dağılabilir. Biri çekim yapıyordur, uyarın beni fakat karşılıklı konuşmaya lütfen girmeyin. Gördüğünüz problem varsa, tutanaktan ayrıyeten bakacağım.”
Bakan Soylu ise şöyle konuştu:
“Ağız burun hareketleriyle bir arada tahrik etmeye yönelik davranıyor. Kelamdan anlamayacağına inanıyorum. Şu ana kadar birçok hatibi dinledik. Vakti gelince de yanıt vereceğiz. Buranın yolunca gitmesi için, bu sorunun buranın kendi kuralları içinde yürümesi için CHP’deki arkadaşların bu kurallara uyması gerekir. Biz buraya bütçe tartışmaya, bütçemizi anlatmaya geldik. Burada azmetmeye yönelik bir teşebbüs kelam konusu. Bunun idaresi de sizdedir. Onun için söylediğinizi kabul ediyorum. Bir şey olduğu vakit size söyleyeceğiz. Biz buradan çıktık, buradaki tüm çalışmalar ‘HDP Meclis ismi altında toplumsal medyanın her tarafında var.”
Cevdet Yılmaz, “İlgililer mahkemelere götürebilir. Kimsenin kimseyi müsaadesi olmadan çekmeye hakkı yoktur. Sayın Bakan’ım elinizdeki imajları iletelim. İncelesinler” dedi.
“UTANMADINIZ MI?”
CHP’li Ali Uzman Başarır ise “Atanmış bir bakanın seçilmiş bir milletvekiline hakaret etme hakkı yoktur. Siz duydunuz Sayın Bakanın söylediklerini duydunuz. Utanmadınız mı, üzülmediniz mi? Neymiş zehirli yılanmış, şerefsizmiş, yalancıymış. Şahsıma söylediklerini kendisine iade ediyorum. Olmaz. Sayın Bakan’a Mersin’de yaşananları soruyorum” dedi.
Başarır, ayrıyeten şunları söyledi:
“Yanınızda duran İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın İnce, ben soy ismi kadar ince olmasını beklerdim. Dedi ki, ‘Sabah akşam Türk polisine hakaret eden Ali Uzman Başarır, provokasyon yapıyor’ diye bir tweet attı. Sayın Bakan Yardımcısı, lütfen çıkın bir tek Türk polisine hakaretimi ispat edin bakalım. Siz atanmış bir insansınız, nasıl seçilmiş bir beşere bu tweeti atıyorsunuz. Vazifeniz mesai arkadaşlarını, polisleri korumak mı; yoksa bu kümesi korumak mı? Sayın Bakan, bu duruşunuz yakışmıyor. Artık bir güvenlik sorunu haline geldiniz.”
Cumhuriyet
