Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Lideri Nihat Özdemir, D-Smart canlı yayınında gündeme ait değerli açıklamalarda bulundu.
Bol’ca Futbol Özel programında Emre Bol ve Turgay Demir’in konuğu olan Özdemir, yayıncı kuruluş konusundan Fenerbahçe’ye, harcama limitlerinden küme düşme kuralının kaldırılmasına kadar birçok bahiste açıklama yaptı.
TFF Lideri Nihat Özdemir’in açıklamaları şu halde: “Bu işe herkes beni Fenerbahçe ile başladım diye bilirler. Ben bu işe Ankara’da Ankaragücü ile başladım. Birinci idare şurası üyeliğim lider yardımcılığım Ankaragücü ile başlar. Ankaragücü o vakit kulüp lideri ayrılmış (Sayın Nurettin Çarmıklı) Fatih Terim hoca, onla ayrılmışlar birlikte ve Ankaragücü ortada kalmış. Sahiden Ankaragücü Ankara’nın değerli futbol kulüplerinden bir adedidir. O vakit bütün Ankara’nın ileri gelenleri bu işten anlayanlar ve bu işe heves edenler bu Ankaragücü bu türlü sahipsiz kalamaz dediler. Neden bu kadar Ankara’da iş adamı varken, ki o vakitler Ankara’da müteahhitlik de çok bariz olan bir kentimizdi. Hasebiyle buradaki iş adamlarından çoğunluğu müteahhit olan iş adamları niçin buraya sahip çıkmıyorlar diye kamuoyunda değerli derecede bir baskı oldu. Bir iki aradaş yan yana gelerek ya gelelim bu Ankaragücü’ne bir sahip olalım yönetici olalım diye bir fikir geliştirdiler. O vakitler tabi MKE Ankaragücü, MKE’nin de genel müdürü sayın Adnan İğnebekçili idi. Çok değerli bir bürokrat sonra da özel sektörede misyonlar aldı. Sonra da bir ortaya geldik 7-8 iş adamı, Mehmet Nazif Günal başta olmak üzere, ben ve birkaç iş adamımız dahil bir ortaya geldik. Adnan İğnebekçili’yi kulüp lideri yaparak bu işe başladık. Hoca yok, borçlar var, mali durumu berbat, futbolcu yok. Ne yaptık biz? Beşerler bize referans oldular ve bizim de aklımız sayın Samet Aybaba’yı teknik yönetici yapmaya karar verdik. Samet’in birinci teknik yöneticiliği de Ankaragücü’dür. Hiç unutmuyorum Sinan Engin’i de transfer ettik. Sinan Engin de gelirken bizim kulübe şöhreti pek iyi değildi. Kuşadası’ndan transfer ettik. Orada idare heyeti üyeleriyle birtakım sorunları olmuş önemli sorunlar. Bunları bilmemize karşın, Sinan Engin’i de transfer ederek iyi bir ekip kurduk. Sabotiç diye bir santrafor bulmuştuk. Ondan sonra kadro toparlandı. Ligde orta sıralarda yer aldı. Lakin hiç unutmuyorum Türkiye Kupası’nda finale kaldık. Finali de İzmir’de Galatasaray ile oynadık. Nasıl oynuyor bizim çocuklarımız, Galatasaray’ı yendik yeneceğiz. Ancak 67 yahut 68’inci dakikada, Galatasaray tabi o vakitler tekrar güçlü, geldi bir gol attılar 1-0 ve o maçı da kaybettik. Bu benim futbol hayatıma başlangıcımdır. Sonra Mehmet Nazif Günal beyefendi ile birlikte, sayın Ali Şen’in Fenerbahçe’ye el koyma öyküsü vardır. Bodrum’dan dedi ki Fenerbahçe’ye el koymaya geliyorum. Ve o sırada gelirken, tabi yanına bir tarafına sayın merhum Şadan Kalkavan, öbür tarafına Vefa Küçük’ü almış. Ve idare konseyi kurulurken, Şadan abi de Nazif Günal ile beni davet etti. O vakit Ankaragücü’ndan ayrılmıştık. Ankara’dan Nazif Günal, ben ve Yavuz Kayral geldik ve Fenerbahçe idare konseyine girdik. Fakat artık de söylüyorum. Bir çok periyotta sayın Aziz Yıldırım ile de çalıştım. Fenerbahçe’nin kurmuş olduğu en iyi en güçlü idare konseyidir. Sağında merhum Şadan abi oturur, solunda Vefa Küçük, Orhan Keçeli, Mehmet Ali Aydınlar, ben, Yavuz Kayral, Selim abi, ve iyi bir transfer yaptık Dünya şampiyonu Brezilya olmuştu o sene, hocası Parreira’yı getirdik. Grubu Brezilya’ya dönem açılışına götürdük. Boliç’i gittik, Gaziantep’ten aldık. Fenerbahçe geldi o sene son maçta 2-1 Trabzon galibiyetiyle şampiyon oldu. Benim futbol hayatına başlayaşım budur.”
HER BÖLÜMÜ MUTLU ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
“Valla ne olursa olsun, Real Madrid ya da Barcelona idaresinden gelseydim, şayet Futbol Federasyonu Lideri olmuşsanız herkesi mutlu edecek bir kararı alıp uygulamak mümkün değil. Hangi kararı alırsanız alın, bir küme mutlu olur bir küme mutlu olmaz. Diyelim ki hiç bir şey yok. 21 kulüp var. Dedik ki, her bir kulübe 10’ar milyon dolar para aktaracağız. Aktaralım. Tekrar hengame başlar. Niçin ben 10 alıyorum, benim daha az benim daha fazla. Lakin benim gördüğüm kadarıyla, esasen 4 sene de sayın Yıldırım Demirören’in yardımcılığını yaptım. Tesislere bakıyordum. Tabi müteahhit olduğum için, federasyonun yaptığı inşaatlara bakıyordum. O vakit da gördüğüm üzere, artık de gördüm. Problemli vakitler da dahil hangi karar alınırsa alınsın, bir kesim mutlu bir kesim değil.”
“FENERBAHÇELİYİM’ DİYE HİÇBİR VAKİT DÜŞÜNMEDİM”
“Bugün de yarın da alacağımız kararda ben Fenerbahçeliyim, ona sepatim var, şuna var diye hiç bir vakit düşünmedim. Sayın Demirören de o denli idi. O zamanki idare heyeti üyelerimiz de artık de bizim yönetmimiz, hepsi gerçek karar almanın uğraşısı içindeler.”
“Sayın Mehmet Ali Aydınlar’ın periyodu de zordu. Sayın Demirören’in birinci devri de zordu. Lakin bizim bu devrimizde sahiden çok sorunlu bir periyotta biz vazifeye geldik. Tahminen bin yılda rastlanmayacak, ekonomik düşünce 5-10 senede bir olur lakin pandemi olayı tahminen bin yılda bir rastlanacak boyutlarda bir olayı yaşayacağını kestirim edemeyeceği bir olayı maalesef yaşıyoruz.”
“Bu periyodun birinci yarısı değil bence geçen periyottan başlamamız lazım. Mart ayından sonra iki buçuk aya yakın vakit liglere orta verdik. Sonra haziran ayında başlamaya karar verdik. Değerli maçlarımız kalmıştı. Ve ligi de oynanarak tamamlamak istiyorduk. Burada bütün liderlere, teknik yöneticilere ve futbolcu arkadaşlarımıza sahiden yürekten teşekkür ediyorum. Onlar da inandılar ligin tamamlanacağına biz de inandık. Birçok kişinin lig oynanmaz, tamamlanamaz üzere lafları çok duyduk. Buna karşın biz ligi geçen sene oynarak tamamladık ve ligin sıralamasını oynayarak son noktayı koyduk. Ve bunu hem PTT 1. Lig’de, 2 ve 3’üncü lig de ve onun play off maçlarında oyanayarak liglerdeki sıralamayı tespit ettik. Geldik bu yıla. Bir sefer bu yıl tabi, küme düşmeyi kaldırdık. Yalnız Harika Lig’den değil, 1, 2 ve 3’üncü liglerden kaldırdık.”
“21 kulüp dahil yani, 18 kulüp vardı, 3 kulüp de çıkmıştı. 21 kulüp iştirak ettiği bir toplantı yaptık. İdare konseyinin da birçok vardı. Hepsi tek tek, 21 kulüp de bu sene pandemi münasebetiyle, kulüpler gerektiği parayı alamadılar, yayıncı kuruluştan sorun oldu şu bu… Mesela Yeni Malatyaspor ‘Çok değerli futbolcum gitti İspanya’ya covid oldu gelmedi. Ben bunun yerine futbolcu koyamazdım. Çok sorunlu olan futbolcular oldu. Bunları telafi edemeyiz’ dedi. 21 kulüp de ligden düşürülme kaldırılsın diye oy verdi. Oy birliği ile. Bir tek kulüp dahi karşı gelmedi. Seneye bunun devam etmeyeceğini de söyledik. Şayet o denli olursa seneye üç grup daha gelecek 24, sonra üç daha gelecek 27. Bu ligler oynanamaz halde olur. 21’i bile oynatıncaya kadar neler çektiğimizi bir Allah bilir. 21 gruplu dönemin bu hafta 21 maç haftası oynadık. Her bir ekip 20 maç oynadı. İki hafta da hafta ortası oynadık. Türkiye kupaları var, Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi oynayan var ön eleme oynayan var. Geç başladık. Dönemin işte birinci yarısını bu hafta bitirdik. Hiç orta vermeden ikinciye başlayacağız.”
“Pişman değilim. Kulüplerin durumunu, iç yapılarını, mali yapılarını bildiğim için, bu yıl pandemiyle bir daha dünyada rastlanmayacak bir olaydır. Bunu yapmak durumunda kaldığımız için mutluyum. Bakıyorum idare şurası üyesi arkadaşlarımdan hiçbiri bu karardan hüzün duymuyor. Gereği bu türlü idi, yaptık. Kulüpler de o denli. Tabi gelirlerinde bir düşme oldu. Lakin elimizden geldikçe artık bu gelirdeki düşmeleri nasıl azaltırız bir çalışmalar içerisine girdik. İnşallah da bu başarılı olacağız. Ancak aldığımız karardan mutluyuz. Sıkı bir ve çok maçlı bir dönem geçiriyoruz. Evet taraftar çok kıymetli, fakat iyi maçlar oluyor. Deplasmandaki gruplar galibiyet için oynuyorlar. Seyircisiz maç olduğu için her grup, gidip rahat oynayabiliyor. Hakemler de rahatladı seyirci yok. Fakat hepsi diyorlarki, hakemler, futbolcular ve teknik yöneticiler taraftarı özlemiş durumdalar. Hakemler dahil. Hakemler bile taraftarsız maçın iyi olduğunu söylemiyorlar. Zira onlarında kanısı taraftar, kendilerini motive ediyor. Zira, alandaki bağrışmalar çok duyuluyor. Tribünden yöneticilerin serzenişleri duyuluyor. Tabi bunun yerine taraftarın eksiksiz bir ses çıkarması da hakemi maç yönetiminde motive etmesi istikametinden farklı bir özelliktir diye düşünüyorum.”
“MHK VE HAKEMLERİ BEĞENİYORUM”
“Bu iş yalnız Türkiye’de mi var? Futbolun beşiği Premier Lig’in oynandığı İngiltere, İskoçya, İspanya, Fransa, Almanya, İtalya her yerde bu hakem olayları ‘VAR’ olayları konuşuluyor. Zira sonuç olarak, bir olay var, karar verici beşerler. Her aldığı karar hakemin yahut ‘Var’ ın aldığı karar tartışmaya açık. ‘VAR’ı ben ikiye ayırıyorum. Birincisi ofsayt kararları. Bakıyorum maçları izlerken, ofsayt kararı ile ilgili kimse birşey itiraz etmiyor. Zira işin içine matematik girmiş. Çizgiyi çiziyor, diyor ki 2 cm-4 cm ofsayt. Onu bile diyebilecek nitelikte ölçü var. Kimsenin de itirazı yok. Bu hafta Beşiktaş bir gol attı iptal ofsayt. Bir gol daha attı yeniden ofsayt. Bakıyorum ne teknik yönetici, ne futbolcular da bu kararalara reaksiyon yok. Neye reaksiyon var? Penaltı kararlarına. Ele çarptı çarpmadı. Penaltı mı değil mi? Dün akşamki mesela Trabzon’un 5’inci 6’ncı dakikasındaki Başakşehir’in eline çarpan top üzere tartışmaya açık. Onlar ele değmeler, fauller ya da kırmızı kart olaylarında bunlar sahiden tartışmaya açık. Ancak o yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada bu var. Ben neyi istiyorum.’VAR’daki standartları iyi ortaya koymak ve uygulamada farklılık yaratmamak lazım. Bir maçta ‘var’ın kararı varsa tıpkı olay, öteki bir maçta birebir olay olduğu vakit ‘var’ müdahale etmediğinde kamuoyunda bu çok reaksiyon alıyor. Dün akşam, niçin ‘var’ müdahale etmedi. Niçin ‘VAR’daki arkadaşımız tekraren görmesine karşın, zira hakem tahminen saniyenin onda birinde bir karar veriyor. Yoluna devam ediyor. Lakin ‘VAR’daki arkadaşlarımız bunu tekraren ekrandan görebiliyorlar. Lakin neden ekrana çağırmadı uyarmadı diye bir tartışma var. Ancak genelde ben birkaç maçımızda sorunlar oldu. Olması da olağan. Biz birinci yarıda 21 hafta oynadık. Her hafta 10 maçtan 210 maç. Bu maçlarda tahminen 5-6 maçta birtakım bu türlü sorunlar yaşandı. Ben bunları olağan görüyorum. MHK ve hakemlerin birinci yarıdaki performansını beğeniyorum. İnşallah bunun daha iyisini ‘nci yarıda yaparlarsa hak eden kimse şampiyonluğu ligden düşecek kimlerse onlar da hak edecek biçimde maçların sonuçlarına çok hakem yanlışı olmadan bu maçların sonucu belirli olsun.”
Temelinde benim gidip ‘VAR’ odasını dinlemeye yetkim var. Fakat bugüne kadar gitmedim. Ancak MHK liderimiz, gerek gördüğü takdirde gidip ‘VAR’daki dinlemeleri konuşmaları dinleyebiliyor. Birkaç sefer Serdar Tatlı, her hafta maçlar bittikten sonra beni ziyarete gelir. O haftadaki maçların irdelemesini bana yapar. İşte gittim oradaki ‘var’ odasında bu konuşmaları dinledim. Bana bir rapor verip yolumuza devam ediyoruz. Fakat ‘VAR’odasında biz de bunu tartıştık ortamızda. Bu gün değil sayın Demirören devrinde başladı biliyorsunuz ‘VAR’. Bu sen 3’üncü yılımız ancak birinci yılımız benimde idare konseyi üyesi olduğum periyotta bu karar alındı. O vakit da bu tartışıldı. Sanki ‘VAR’daki konuşmaları kamuoyuna açıklayalım mı? Bunun daha çok polemik yaratacağını Daha çok bu işlerin konuşulacağını düşündüğümüz için, UEFA’nın da bu hususta tavsiyesi var. Hollanda’da heralde bunun farklı bir uygulamasını yapmışlar fakat, o da bir iki maç üzere. Büyük maçlarda o da müracaat olursa. Yani ne Premier Lig’de, ne Almanya’da bu türlü bir uygulama yok. Biz de hakikat olduğuna inanmıyoruz. Bu halde devam etmeli. Bizim kurmuş olduğumuz ‘VAR’ sistemi, UEFA’nın da takdirini kazanan bir sistem. Başında, hakemliğinden bilen ilgilenen matematiği bilen şunu bilen, çok iyi bir arkadaşımız var. Ben ‘var’ grubumuzun başındaki küme ile, MHK’nin bu sistemdeki yerini ve tesirini beğeniyorum. ‘VAR’ sistemimiz de çok iyi. UEFA bizi birtakım yerlerde örnek gösteriyor. Avrupa Futbol Şampiyonası oyananacak. Bütün hakemler İstanbul’da kalacaklar. Rusya’da maç mı var kalkacak buradan gidecek Rusya’ya maçı oynayacak dönecek tekrar Türkiye’ye. İdmanlarını yapacak. Bütün otel rezervasyonları hazır. İdman yapacak hakemlerin hepsinin nerede idman yapacağı belirli. Yani Türk hakemliği bugün tahminen siz beğenmiyorsunuz ancak, Türk hakemlerinin yeri bugün Avrupa’da farklı diyebilirim. Cüneyt Çakır son on yılın dünyadaki en iyi 2’nci hakemi seçildi. Şu anda Türkiye’den üç seçkin hakemimiz var. Cüneyt Çakır, Ali Palabıyık ve Halil Umut Meler. Biz bu sayının daha artmasını istiyoruz. Bizim MHK’nin bir özelliği gençlere çok ehemmiyet veriyor. Çok iyi hakemler yetişiyor. Ancak kamuoyu tabi her hafta sonu her maç sonrası bunu tabi çok gündem yapıyorlar hakem kararlarını. Ben bunu olağan görüyorum. Zira Türkiye’nin bizim bütün kanallarımızdan hepsinde spor kanalları var. Spor kanallarında bulunan arkadaşlarımız ve eski futbolcularımız, muharrirlerimiz, eski hakemlerimiz bulunuyor. Bunlar da tabi buna yorum katıyorlar ancak ben bir tek birşey istiyorum. Bu akşam saat 10’da bizim Barış Şimşek ‘VAR’ın başında bulunan arkadaşımız, bugün çıkacak ve son kararlar, uygulamalar, örnekleriyle, bunları anlatacak. Bunların ben daha çok yapılmasından tarafım. Herkes birşeylerini öğrenmesi lazım ki, ‘VAR’ kararlarını irdeleyelim.”
“Onları sizler de hissetmiyorsunuz tahminen. Zati çok az maç alıyorsa, kıymetli derecede puanı düşüyor. Tahminen kategori düşme durumuna gelebiliyor. Yahut yeni devirlerde hiç misyon vermeden kendisinin işine son verilebiliyor. Bunun birtakım geçmişte uygulamaları oldu. Sonra yaş hududunda hiç ödün vermiyoruz. Diyoruz ki 47’ye hangi hakemimiz gelirse gelsin, biz bunu sonlandırmak istiyoruz. Fırat Aydınus’un bu sene son yılı. Çok değerli bir hakem ancak biz istiyoruz ki gençlerin önünü açalım. Sayın Serdar Tatlı da bu hususta çok kararlı. Zekeriya liderin da hakkını yemeyelim, o başlattı, artık Serdar Tatlı bu işe devam ediyor.”
“İlk yarı raporu vereyim. Birinci yarı bitti. Hem Üstün Lig’de TFF 1’inci ligde, Misli com 2 ve 3’te ligleri bitirdik. Kaç maç erteledik? Muhteşem Lig’de yalnızca 2 maç erteledik. O da Hatay’ın. TFF 1’inci ligde yalnızca 11 maç erteledik. 2’nci ligde 29 maç erteledik. 3’üncü ligde 30 maç erteledik. Hepsini de bitirdik. Şu anda eksik maç yok. Lakin ertelediğimiz vakit oynayacağımız haftalar vardı. Üstün Lig’de kaç maç oynamışız. 21 hafta 10 maç yaparsan 210 maç yapmışız. Yalnızca iki maç. Çok büyük muvaffakiyet. Artık 2’nci yarıya başlarken, maçı ertelediğimiz vakit maçı oynatacak yer yok. Zira 16 Mayıs’ta bunu bitirmek zorundayız. Avrupa Şampiyonası’na kampa alacak ekibi Şenol hocamız. İmkanımız yok. Dedik ki esame listemiz 30’du 35 yapalım. Evvelden 14 oyuncu altına düşerse maçı erteliyorduk bunu 9’a çekelim. 9 kişiniz varsa, çıkıp maçı oynayabilirsiniz. 2000 yılından bu yana doğmuş bütün amatör ve genç ekiplerinde ne kadar oyuncunuz varsa covid testi yapmak koşuluyla alıp takımınıza oynatabilirsiniz. Onun için ertelemeyi kabul etmiyoruz. Buna karşın hepsini yaptım 9’dan az oyuncum var, o vakit 3-0 yaparız, yolumuza devam ederiz. Zira erteleyecek yerimiz yok. Kulüplerimizden buna itiraz eden olmadı. En son birşey daha yaptık. 14 yabancıdan 16 yabancıya yükselttik. Bu Mayıs’a kadar seneye yok. Beşiktaş’ta 14’ün üzerinde 4 yabancı var ve FIFA’dan oynatmadılar diye değerli derecede ceza belgelerinin geleceğini bize tabir ettiler. Bir kulübün işini biz halledemeyiz dedik. Onun üzere birkaç kulüp daha var. Yani 14’ün üzerinde olan birkaç kulübümüz var. Altında olan kulüplerimiz de var. Yeniden Kulüpler Birliği toplandık. 21 kulübün tamamı 14’ün 16 olmasını bizden talep ettiler. Olmasaydı, FIFA’dan kimi kulüplerimiz 10 milyon, 5 Milyon, 12 Milyon Euro üzere cezalar gelecekti. Bu para Türkiye Cumhuriyeti’nin parası. Kimi muharrirlerimiz bunu anlayamadılar. Bu federasyon geldi yabancı sayısını azaltacağına artırıyor. Kardeşim pandemi devrindeyiz. Bu oyuncuları satamıyor. Orada duracağına, zira oynatamazsa gidiyor FIFA’ya Beşiktaş yahut Fenerbahçe beni futbol oynatmayıp futbol hayatımı köreltiyor diye dava açıyor. Tazminat istiyor ve kazanıyor. FIFA aldığı kararlarda futbolcunun yanında. Büyük cezalar geliyor. Tabi nunları düşünmeyen arkadaşlarımız, çıkıp televizyon ekranlarında bizim bu almış olduğumuz kararları, küçümsüyorlar hakaret ediyorlar, olay bu. Biz bunlara yanıt vermeyiz. Ben her hafta sonu yayıncı kuruluşu çağırıp hepsine karşılık verebilirim. Kulüp liderlerine da karşılık verebilirim. Köşe müellifleri, yorumculara da hakem kararlarına olan itiraza da yanıt verebilirim. Fakat hiçbir vakit polemiğin içinde bulunmak istemiyoruz. Biz işimizi yapmak için biraraya geldik ve sanal medyada şu yazılmış bu yazılmış bunlara hiçbir vakit bakmayız. Biz hakikat karar alıp bu Türk futbolunu yürütmeye götürmeye çalışıyoruz.”
“TÜM KADROLARIN HARCAMA LİMİTLERİNİ AÇIKLADIK”
“Biz yüzde 15 üst çıkabilecek bir dönemdeyiz. Gelecek sene bu esneklik olmayacak. Tüm kadroların harcama limitlerini açıkladık. Her bir grup ne kadar harcadığını biliyor. Ne kadar limiti olduğunu da biliyor. Buna nazaran hesabını yapıyor. Siz örnek verdiğiniz için Fenerbahçe’nin 2 futbolcusunda fiyat indirimine gitti. Biri Serdar Aziz, oburu de Gustavo. Serhat diye bir futbolcusunu da yolladı. Kimi futbolcuları da yollamayı düşünüyor. Hasebiyle ekip harcama limitlerinde yer açtı. Getirdiği futbolcuların ne kadar para yükü getireceğini de gösteriyor kontratta. Biz de ona nazaran boşalan sayı aşikâr yeni bir futbolcu geldiği vakit Szalai’yi getirdi mesela. Oraya ne kadar harcayacağını da görüyoruz ve bu formda içinde kaldığı vakit bizim lisans konseyimiz bunu inceliyor. İçinde kalmışsa bunu veriyor. Mesut Özil de kamuoyuna açıklama yaptı nasıl ödeme yapacağını. Bu sene hiç yok. Ben gelen kontrata bakarım. Yarın rastgele bir kulübün rastgele bir oyuncu ile sorunu olduğu vakit bana müracaat edecek ya da gidecek UÇK’ya neye bakacağım ben? Bana verdiği mukaveleye. Gustavo fiyatını indirmiş ben gelen evraka bakarım. Yarın bir sorun yaşadığı vakit bir kulüple onun futbolcusu bana verdiği evrak üzerinden ben kıymetlendirme yaparım. Onun için şu ana kadar yapılanlar büsbütün harcamaların içinde. Sponsorları ben görmüyorum. Ben kulübün bu sene kasasından çıkacak paraya bakarım. Kendisi futbolcuyla sponsor bir şirket kendi ortalarında anlaşır o paralar verilir alınır onlar bizim dışımızda. Lakin ben resmi olarak göstermek istiyorsa sponsorun gelirini de bana göstermesi lazım. Gösterdiği gelirin de mesela 6 milyonluk sponsorluk getirdi fakat 3’te birini kullanabilir. Onun için bu harcama limitleri içinde olmazsa lisans alması mümkün değil. Yani Fenerbahçe’nin şu ana kadar yaptığı harcamaların hepsi limitlerin içindedir. Lisansları verilmiştir. Birisi oynadı aslında bu hafta. Mesut Özil’i de oynatmak istese bu hafta oynanacak Rizespor maçında da oynatabilir. Pekala. Harcama limitlerinin dışına çıkarsa ne olacak? Transfer dönemi bitti ve biz grupların harcamalarını denetim ediyoruz. Rastgele bir formda bir kadro harcama limitini aşmışsa cezalar başlıyor. İhtar, takım sınırlaması, transfer yasağı, puan silme 1 de olur 3 de. Ne vakit uygulanacak? Bu tespit edilecek. Hukuğa açık esasen. Mutlaklaştığı takdirde önümüzdeki 2021-22 dönemi başlarken bu kadroların puan silme cezası varsa ya da transfer yasağı varsa yapamayacak. Üstün Lig’de bu kadro harcama limitlerini birinci kez uyguluyoruz. Ve Gelecek dönemden itibaren uygulanmak üzere puan silme cezası dahil olmak üzere, cezalar verebiliriz. Uygulamamız mümkün değil. Kâfi ki benim karar verdikten sonra tahkim konseyine sarfiyat tahkim konseyi onadıktan sonra geri dönüşü olmaz.
“Ben iki kimliğimi birleştirip karşılık vereyim. Mesut’un gelmesini iki taraftan değerlendiriyorum. Birincisi siyasi hedefli. Zira Mesut Özil’i Alman Ulusal Grubu ve Arsenal, Cumhurbaşkanımız ile fotoğraf çektirmişler diye, kendisine ceza verdiler. Ben bunu kabul edemiyorum. Hem Alman Ulusal Kadrosu oynatmama kararı aldı. Mesut da ona karşılık olarak dedi ki, ‘Ben bir daha Alman ulusal Takımı’nda oynamam.’ Arsenal yaklaşık bir yıldır Mesut’u oynatmıyor. Fenerbahçe güç gözüken bu transferi başardı dün de lisansını aldı. İmza merasimini yaptı. Bu istikametten seviniyorum. Türkiye’ye güzel olsun. Yalnız Mesut değil, bu sene yapılan tüm transferler, bütün oyuncular için söylüyorum. Hepsine iyi olsun. İnşallah verimli olurlar. Zira bu transferler Türk futbolunda hoş futbol oynanması marka kıymeti artması için yapılmıştır, kendilerinin sportif muvaffakiyete ulaşması için yapılmıştır. Hepsine iyi uğurlu olsun. Bütün yapılan transferlerden federasyon olarak Türk futbolu için memnunuz. Tüm transferlerin hepsinin olumlu olmasını umuyorum.”
“MESUT OL KAMPANYASI İÇİN SMS ATMADIM, YANLIŞSIZ OLMAZ”
“Hayır Atmadım. Atmam da, yanlışsız olacağına inanmıyorum. Kimi periyotlar birtakım maçlara gidiyorum. Fenerbahçe’nin de birtakım maçlarına gideceğim. Mesut özil oynarsa da oynar yoksa televizyondan izleyeceğim. Televizyondan elimden geldiğince maçları kaçırmamaya çalışıyorum. Bırak Üstün Lig’i 1’inci Lig maçlarını da elimden geldikçe izliyorum.”
“Ben yalnızca o hafta biter MHK liderimiz Serdar Tatlı’nın beni ziyaret edip oradaki değerlendirmesini dinlerim.”
“Biz 6 yıl birebir idarede bir arada çalıştık. Gerçek iyi bir Fenerbahçeli olduğuna adımdan daha eminim. Bu kadar işinin ortasında, bunları bir kenara bırakıp gelip Fenerbahçe lideri olması bile bence kendisi için büyük fedakarlıktır. Geldi oldu 2 yıl uğraşı verdi. Kadrosu şampiyon olamadı. Bu sene inanılmaz transferler yaptı. 18 oyuncu aldı 2 de artık geldi 20 oldu. Bir de genç bir çocuk aldı. 21 futbolcu transfer yaptı. Şu anda 2 puan farkla başkan Beşiktaş’ın gerisinde 2’nci sırada. 2’nci yarı 21 hafta çok seri maçlar izleyeceğiz. Çok heyecanlı bir yarış olacak. Zira uzun vakitten beri Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş art geriye sıralanan bir lig ortası görmedik. Puan olarak da çok yakınlar geriden da Trabzon geliyor. Şayet puan kayıplarına uğramazlarsa onlarda yakın vakitte 4’üncü sıraya çıkabilir. Biz çalşırken Aziz Bey’in tutuklama devrinde ben lider vekilliğinden başkanlık vazifesini götürürken en büyük destekçim Ali Koç’tu. Ben de geldim Federasyon lideri oldum. Hangi kararı alırsam alayım bir taraf mutlu olurken bir tarafın şad olmadığını konuşmamın başında belirtmiştim. Bu kararların da bir birçoklarında Fenerbahçe tarafı mutlu olmadı. İtirazlar oldu, hürmet çerçevesinde tartışmalar oldu. Bir de benim bir lafımla yanlış anlaşılmadan ötürü güya beni sen bu türlü bir yanlış yaptın diye ki orada üçüncü şahıslar devreye girmiş olabilir. Sayın ali Koç’u öbür istikamete çekmiş olabilirler. Benim Fenerbahçeliliğimi benim o mevzulardaki 3 Temmuz’daki tavrımı tartışmalı hale getirmek hiçbir vakit onların misyonu değildi. Benim ne olduğum verdiğim gayret belirliydi. Madden ve manen. O periyot hayatımdaki en sıkıntı periyottu. Buna karşın ısrarla benim üzerime bu mevzuda gelmesi beni rahatsız etti. Beni disiplin heyetine verdi 17 sene madden ve manen hizmet ettiğim bir kulübün disiplin heyetine hesap vermem olmazdı. Tek birşey bana düşerdi. Disiplin konseyi yazısı bana geldiği an 15 dakika içerisinde istifamı yazdım ve kendisine yolladım. Üzüldüm tabi lakin hiçbir vakit kulüp üyesi olup olmamak insanın hal ve hareketinde rastgele bir değişikliğe neden olmaz. O gün o denli icap etmiştir ben o kararımı aldım uyguladım. Ben disiplin konseyine gidip hesap vermem. Herkes de biliyordu. Olay orada bitmiştir. O Fenerbahçe Başkanı’dır. Ben TFF Başkanı’yım. Her vakit telefonumu ne vakit ararsa açarım. Hakikat karar neyse onu da kendisine bildiririm. Toplantılarda bütün kulüpler biliyor. Gelir kendi fikrini söyler uygun fikrine evet olmayanın da yanlış olduğunu kendisine söz ederim. Ancak birbirimize olan saygımızdan hiçbirşey değişmemiştir.”
“MÜMKÜN
“TFF’nin maç planlayıcı arkadaşları var. Kendilerine buradan federasyon ismine teşekkür ediyorum. Bu işi çok iyi planlıyorlar. Her ekibin maçtan sonra 3 gün orta vermesi bu hududun aşılmaması bunlara dikkat ederek maç planlamalarını pek başarılı yapıyorlar. Birtakım maçlarda bu türlü sorunlar olabiliyor. Saatler ve günleri tahin ederken Türkiye Kupası oluyor, bir taraftan da yayıncı kuruluşun onayını almak zorundayız. Zira o maç saati yayın saati yayıncı kuruluşun gelirleri açısından kıymetli. Yani fenerbahçe’nin saat 16’da maç yapması hafta içinde çok yanlışsız olmaz. Miili maç ortaları oluyor, Türkiye Kupası oluyor lakin bu türlü ayarlayabiliyoruz. Önümüzdeki hafta Hatay-Fenerbahçe’nin maçının 16’da olmasının da kesinlikle bir sebebi vardır. Bir hafta önce Erzurum maçı vardı Ali Koç çıktı saat bize fark etmez dedi, ondan sonraki hafta biliyorsunuz, Sivas maçı vardı çıktılar oynadılar, hoş maç da oldu. Bilhassa ocak ve şubat ayları bu bölgelerin sorunlu vakitleri. Biz bunlara mümkün olduğunca dikkat ediyoruz.”
“
Cumhuriyet
