The Matrix’in sonuna hakikat Neo, Morpheus’u (Laurence Fishburne) kurtardıktan sonra kendisini Casus Smith’ten (Hugo Weaving) kaçarken bulur. Uzun bir kovalamacanın akabinde Neo, pusuya düşer ve yakın aralıktan vurulur. Gerçek hayatta Trinity (Carrie-Ann Moss) Neo’ya ölmeyeceğini fısıldar zira Kahin ona seçilmiş bireye aşık olacağını söylemiştir. Ve bu sahnede Trinity’nin açık bir biçimde Neo’ya aşık olduğu anlaşılır.
Trinity, Neo’yu öptükten sonra Neo yeni güçlerle Matrix’te yine uyanır ve Smith’i yendikten sonra yardım etmek için vaktinde geri döner.
Screen Rant’in haberine nazaran sinemada Neo, Kahin’le karşılaştığında bilge bayan ona seçilmiş kişi olmadığını söylemişti. Bu açıdan Neo’nun mevti ve sinemanın doruk noktasında tekrar doğuşu birinci bakışta Trinity’nin kehanetini doğrulamış üzere görünse de sahne aslında farklı bir biçimde yorumlanabilir.
Trinity’nin öpücüğü büyülü bir tesire sahip olmasa da zamanlaması değerliydi. Trinity, Neo’yu beyni büyük olasılıkla hala hayattayken kalbinin durmasından birkaç saniye sonra öpmüştü.
Bu öpücük de Neo’ya aslında Matrix’te olmadığını, gerçek dünyada olduğunu ve Matrix’in bir düş olduğunu hatırlatmış olabilir.
Bu açıdan Neo’nun yine doğuşu o kadar özel bir niteliğe sahip olmayabilir zira aslında “gerçekten” ölmemişti, her şey başının içinde gerçekleşmişti. Lakin görünüşe nazaran Neo’nun beyninde böylesi ani bir tetiklemeye fakat nitekim sevdiği biri neden olabilirdi.
Münasebetiyle Neo’nun tekrar doğuşu pek çok küçük şeyin gerçek vakitte gerçekleşmesinden kaynaklanmış üzere görünüyor.
Kaynak: Independent Türkçe
Cumhuriyet
