İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer, İzmir’de 18 Ağustos 2019’da başlayan, Seferihisar, Menderes ve Karabağlar ilçelerindeki binlerce hektar ormanlık alanın kül olmasına yol açan büyük yangının ikinci yılında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
‘HASTA GEZEGENİ GÜZELLEŞTİRMEMİZ GEREKİYOR’
Soyer, bu yıl Manavgat, Bodrum ve Marmaris’te yaşanan felaketlerin bir benzerininin 2 yıl evvel İzmir’de yaşandığını anımsatarak, “İzmir bu felaketleri iki yıl evvel deneyim etti. O vakit anlamıştık; bu iklim krizi ile ortaya çıkan felaketler çok daha fazla ve çok daha sık başımıza gelmeye başlayacak. Yangınlar seller ve kuraklık… Bütün bunlar hastalanmaya başlayan dünyamızın semptomları olarak ortaya çıkıyor. Artık hasta bir gezegenimiz var ve bu hasta gezegeni güzelleştirmemiz gerekiyor. Aksi taktirde daima bir arada hastalanacağız. Durum bu kadar vahim. ” sözünü kullandı.
Soyer’in açıklamasından satır başları şöyle:
– Bir Fidan Bir Dünya’ isminde kampanya başlattık. İş bu kampanyada bu yangına dirençli ağaçların dikimini de başlatmış olacağız. Herkesi bu kampanyaya dahil olmaya davet ediyorum. Mona kültür ağaçlardan diğer ağaçlara da dönebileceğimiz bir çalışma bu. Bunun bir kısmı de iklim krizine dirençli olabilmek için güçlü olabilmek için yapmamız gerekenler başlığında toplanıyor. Birincisi dayanışma. Çok daha fazla el ele vermeliyiz.
– Orman Genel Müdürlüğü’yle çok daha sıkı bir ilgide olmalıyız lakin evvel Orman Genel Müdürlüğü’nün bütçesini arttırmak zorundayız. Orman Genel Müdürlüğü, kendi kendine dönmeye çalışan bir iktisada sahip, bir tıp döner sermaye üzerinden varlığını sürdürmeye çalışıyor, yanı kereste satarak onun üzerinden gelir sağlıyor. Ekonomik manada Orman Genel Müdürlüğü’nü kaynağını artırmak lazım.
– Burada bizim yapmaya çalıştığımız şu; Birincisi ‘sadece yangında ne yaparız’ telaşı içinde olmak istemiyoruz o yüzden ‘nasıl koruyabiliriz’e baş yoruyoruz. İki tane değerli çalışma başlattık. Birincisi tüm orman köylerimize tankerler götürdük. 60’ın üzerinde köyümüze tankerler götürdük. Tazikli suyla müdahale imkanı veren tankerler bunlar ve bu türlü geçen hafta içerisindeki iki yangını öylece engelleyebildik. Zira yangın başladığı anda köylüler müdahale edebiliyorlarsa, o imkan varsa ellerinde yangın büyüğümüyor. Artık yeni bir tertip yapıyoruz. Tüm köylerimizi konteynir içinde pompa, jeneratör ve yanmaz yangın hortumu… Bu türlü tüm köylerimizde vatandaşlarımız Allah korusun bu türlü bir şey çıktığı anda anında müdahale edebilecekler.
ORMAN GÖNÜLLÜLERİ PROJESİ
İkincisi daha kıymetli. Orman gönüllüleri çalışması başlattık. Orman gönülleri çalışmasının manası şu; yalnızca yangında ne yapılacağı eğitimi değil, vatandaşlarımız, gönüllülerimiz ormanı nasıl korunması gerektiğini, neden korunması gerektiğiyle ilgili, korunması için ne yapılması gerektiğyle ilgili eğitim alacaklar, orman ekolojisi üzerine eğitim alacaklar ve bu bilgilerle yangın halinde ne yapılacağını öğrenecekler.
Velhasıl, yangın çıkmasın diye yapılması gerekenler var, bi yandan ormanın hayatımızda ne kadar pahalı olduğunu daha çok anlatmamız lazım, insanlarımızı orman ekolojisiyle bulaştırmamız lazım. Ve nihayet ormanı yalnızca ekonomik temelli değil, ekolojik temellendiyor olmamız lazım. Ormanlarımızı koruyabildiğimiz sürece ikli krizinin olumsuz tesirlerinden, felaketlerinden daha rahat kurtulabileceğiz.
TABİATA ZİYAN VERMEYELİM KÂFİ
Tabiatın kendini yenilebilme özelliği en büyük tesellimiz ancak biz tabiata ziyan vermeyelim kâfi. Biz onu koruyabilelim kâfi. Felaketler yaşanmasın ve yaşanmamazı için hepimiz el birliğiyle önlem alalım. Beğenilen geldin bebek çalışmamız var. İzmir’de doğan her bebek ismine bir ağaç dikiyoruz. Yangına güçlü ağaçlardan… Böylelikle hem orman iktisadını yalnızca kereste üzerinden değil, bal üzerinden mera üzerinden geliştirebileceğimiz bir adım atmış oluyoruz. Bİyoçeşitliliği getiriyoruz. Her vatandaşımızı bu şuuru arttırmayı planlıyoruz.
Cumhuriyet
