Türkan Saylan, evvel cüzamla savaşan doktor kimliğiyle (Cüzzamla Savaş Derneği) sonra karanlıkla savaşan aydın kimliğiyle (Çağdaş Hayatı Destekleme Derneği), eğitimleri engellenen kız çocuklarını kapatıldıkları çukurdan kurtaran Jeanna d’Arc kimliğiyle (Kardelen projesi) berbatların, hainlerin, karşıdevrimcilerin, yobazların maksadı oldu. Bir yandan gençlere, çocuklara, bayanlara umut olur, bilhassa sıhhat ve eğitim alanında efsane yaratan projeleriyle yıldızlaşırken kımıl zararlılarının da dehşetli duşuna dönüşüyordu. Yurtiçinden ve yurtdışından aldığı sayısız mükafatın yanı sıra hakkında davalar açılıyor, kumpaslar kuruluyor, kitlelere dokunan projeleri iftiralarla karalanıyordu. Türkan Saylan, bütün bunlarla yılmadan savaşıyordu lakin fikren yenemedikleri insanı fiziken yenen bir düşman vardı: Kanser! Bu ülkede hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz dedirten bir biçimde Türkan Saylan, tedavi sürecinde kemoterapi alırken kapısına gelen FETÖ’cü polislerle taciz ediliyordu. Omuzlarımızda taşımamız gereken insanı neredeyse hücrelerde süründürecektik. Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği üzere, “Benim fani bedenim elbette bir gün toprak olacaktır fakat…” kıymetli olan ülküleri, fikirleri ve kavgasıydı Türkan Saylan’ın da. Onun müsaadeden yürüyen, karanlıkla savaşan yetiştirdiği binlerce genç, ilmin, demokrasinin aydınlatan meşalesini tutmaya devam ediyor. Türkan Saylan, anılarımızda kalmıyor, saçtığı çağdaş hayat tohumları yeşeriyor. Bu karanlık günler de geçecek, zira sular bilakis akmaz, ilerleme geriye döndürülemez, o umudunu hiç kaybetmedi, bize de o umudu gerçekleştirme ödevi kalıyor.
Cumhuriyet
