Kent Kültürü: Kaldırımı bırak duvara yayıl
Türkiye’de kahvehaneler daima vardı ancak çay içilirdi. Artık büyük kentlerde “kafe’ler var ve ismini sayamadığım kadar çok çeşitli kahve içiliyor! Hatta sokakta yürüyerek içiliyor ki ben hiç beceremiyorum. Sevmediğim diğer bir şey de kahvecilerin İstanbul’u Paris sanıp kaldırıma yayılmaları. Zira had bilmiyorlar: Kaldırım esasen dar, bunlar bir iki masa derken bir yayılıyor, yayalar caddeye inmek zorunda kalıyor, caddeden geçen kuryelerin motorları aslında farklı bir facia! Galata Kulesi son vakitlerde çok tanınan oldu ya, bir iki derken sokağın bütün dükkânları kahveciye dönüşüyor. Yeni açılan da dükkânı restore ederken kaldırımı büyüttü ve hepsini işgal etti. Beyoğlu Belediyesi’ne sorarsan “off the record” (zavallılar pandemide çok zorlandı, biraz para kazansınlar diye göz yumuyoruz) diyebiliyor, ne karşılığında?
ORMAN YANGINLARI
İyi niyetli kahveciler de var; Kahve Dünyası üzere, kendilerine çizilen sonlar içinde kalan ve etraflarını sanatla güzelleştiren. Şişhane’de İKSV Binası Salon’un yanına yeni açılan Kahve Dünyası, hudutlar içinde. Yan Köşe projesiyle de sanata katkı sağlıyor. Kabataş mağazasının yanındaki iki duvarda iklim krizini yansıtan Şimdiki Sanat Projesi sokak sanatkarı No More Lies’in Origami Geyik isimli çalışması orman yangınlarını ve yanan geyik ile tabiata verdiği ziyanı anlatıyor. Üstünden güneş ışınları sızan bir orman ve kâğıttan yapılmış geyiğin yanışı, yürek yakıyor. Kahve Dünyası, her yıl iki farklı sanatkarın projesini ağırlamayı hedefliyor. Kahve içerken kahveciyi seçmeli.
Cumhuriyet